Kıbrıs Barış Harekâtı ve Gerçek Fatihi

1959 Zürih ve Londra Antlaşmalarıyla Kıbrıs Cumhuriyeti kurulur. Türk ve Rum halkların eşitliğine dayalı ortaklık olarak Kıbrıs Cumhuriyeti 1960 yılında İngiltere, Türkiye ve Yunanistan garantörlüğünde Dünya’da yerini aldı. Sonra da Kıbrıs’ta Rumlar, Türklere baskı yapmaya başladılar. Buna karşı da Kıbrıslı Türkler Türkiye’den yardım bekliyorlardı. O dönemlerde Türkiye’de İsmet İnönü’nün Başbakan olduğu Cumhuriyet Halk Partisi hükümette idi. Kıbrıs’ta Rumlar, Türklere karşı katliama girişmişlerdi. Bir doktor ve ailesini öldürmüşlerdi[1]. Türkiye Kıbrıs’a askeri müdahale yapmayı kesinleştirmişti. ABD, askeri müdahaleyi önlemek istemiş ama Türkiye’nin kararından caydıramayınca 5 Haziran 1964 ABD Başkanı Johnson Türkiye’nin Kıbrıs’a askeri müdahalesini engellemek için tehdit dolu bir mektup göndermişti.  Böylece yapılması planlanan askeri müdahaleyi ABD durdurmuştu.

Süleyman Demirel başkanlığındaki Adalet Partisi1967 tarihinde tek başına iktidarda iken Yunan askeri hükümeti Enosis peşinden koşuyordu. Enosis: Kıbrıs’ı Yunanistan’la birleştirmek anlamına gelir. Rumlar, Kıbrıs’ı Yunanistan’la birleştirmek istiyordu. Rum Milli muhafız kuvvetleri Türklerin bulunduğu köylere karşı harekete geçti. Türkiye buna rıza gösteremezdi. İskenderun da büyük bir çıkarma birliği hazırlanmıştı. Türkiye-Yunanistan arasındaki bu gerginlik Amerika’nın araya girmesiyle Türkiye’de yola çıkan donanma geri dönülmüş ve savaş hazırlıklarını durdurmuştur. Bunun üzerine Yunanlılar da kuvvetlerini Kıbrıs’tan çekmişlerdir[2].

15 Temmuz 1974’te Kıbrıs’ta, Yunanistan’a bağlı subayların yönetimindeki Ulusal Muhafız Gücü Kuvvetleri, bir hükümet darbesi yaparak yönetime el koydu. Makorios’un Başkanlık Sarayını bombalamaya başlamıştı. Saldırıdan kurtulan Makorios, önce İngiliz üssüne geçmiş, oradan da adayı terk etmiştir. Yunan subayları darbenin ilk günlerinde harekâtın Türklere yönelik olmadığını belirtmişlerdir. Kıbrıs’ta yapılan bu darbe adaya Yunan müdahalesiydi. Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı anlamına geliyordu.  Adadaki anayasal düzen yıkılmış, gayrimeşru bir askeri yönetim iş başına gelmişti. Böylece Londra ve Zürih antlaşmaları ihlal edilmiş oluyordu[3]. 17 Temmuz 1974’te Başbakan Ecevit, İngiltere Başbakanı Halord Wilson’la Londra’da görüştü. Gazetecilere, “Yunan Hükümetini, olayların tahrikçisi ve sorumlusu sayıyoruz. Yapacağımız görüşmelerin Kıbrıs’ta barış ve istikrarın sağlanmasına katkıda bulunacağını umarım.” dedi. İngiltere de Kıbrıs’a müdahaleye taraftar olmadığını belirterek, ‘Garantör’ devlet olarak Türkiye’yi yalnız bıraktı. Ecevit, Ankara’daki Amerikan Büyükelçisi ile görüştü. ABD Dışişleri Bakanlığı Kıbrıs konusunda kararsız olduğu açıkladı. Yunanistan’ın Ankara Büyükelçisi, Dışişleri Bakan Vekili Hasan Işık’a Yunanistan’ın Kıbrıs’taki olaylarla ilgisi olmadığını bildirdi. Kıbrıs’ta kurulan anayasal düzeni ve eşitliği korumak ve devam ettirmekle yükümlü olan garantörler devletler (İngiltere, Yunanistan ve Türkiye) Ada’daki sorunlara bir çözüm getiremediler[4].

Türkiye’de 18 Temmuz 1974’te TBMM’de gizli bir toplantı yapıldı. Kıbrıs için 5 gündür sürdürdüğü yoğun diplomatik temaslardan bir sonuç alınmamıştı. 20 Temmuz’da Başbakan Bülent Ecevit, Ankara’da gazetecilere verdiği demeçte: “Biz aslında savaş değil, barış için ve yalnız Türklere değil, Rumlara da barış götürmek için adaya gidiyoruz. Bu karara, bütün diplomatik, politik yolları denedikten sonra, mecbur kalarak vardık.” açıklamasında bulunmuştur[5].  Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan da harekât ile ilgili olarak yaptığı açıklamada; harekâtın barış maksadıyla yapıldığını ifade etti. Kıbrıs Harekâtı’nın Türk milletine ve bütün insanlığa hayırlı olmasını dileyip tarihi bir görevi yerine getirmenin memnuniyeti ve bahtiyarlığı içinde olduğunu belirtti[6].Başbakan Bülent Ecevit 20 Temmuz 1974 tarihinde mecliste yaptığı konuşmada “Dış siyasi olayların çıkardığı ağır şartlar sonucu TBMM’nin 16.3.1964 gün ve 93 sayılı; 17.11.1967 gün ve 148 sayılı kararlarıyla verilen izne dayanılarak, Kıbrıs’a yapılan İndirme ve çıkarma harekâtının meydana getirmesi muhtemel itilaflar karşısında; gerekliliği, sınırı ve miktarı Hükümetçe takdir ve tayin olunacak şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yabancı ülkelere gönderilmesine Anayasanın 66’ıcı maddesi uyarınca izin verilmesi kararı ve teklifini vermiştir”[7].açıklamasını yaptı. Başbakan Bülent Ecevit mecliste yapmış olduğu konuşmada “Kıbrıs’ta kazanılacak olan zafer de yalnız Türk Milletinin değil, yalnız Türklüğün değil, aynı zamanda demokrasinin zaferi olacaktır, demokrasinin diktaya karşı zaferi olacaktır, özgürlüğün baskıya zaferi olacaktır”[8].demiştir.

20 Temmuz 1974 “Ayşe Tatile Çıktı.” Türkiye, bu parola ile Kıbrıs Barış Harekâtı’na başladı. Günün erken saatlerinde, Türk Ordusunun Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Kıbrıs’a havadan indirme ve denizden çıkarma yapmaya başladı. 21 Temmuz 1974’te Kıbrıs’ta havada ve karada savaş başladı. Türk uçakları, Kıbrıs’a çıkarma yapmak isteyen ve savaş gemileriyle korunan büyük bir Yunan konvoyuna ateş açtı. Türk ve Yunan donanmaları Kıbrıs sularında fiilen çarpıştı. Adadaki Türk Alayına saldıran Yunan Alayı püskürtüldü. Kıbrıs’ın kuzey sahillerine ve özellikle Girne Limanı’na yapılan Türk çıkartması iki gün sürdü. 22 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı, Birleşmiş Milletler’in ateşkes çağrısına uyularak sona erdi. 23 Temmuz 1974 Kıbrıs’ta, Rum darbecilerin Cumhurbaşkanı ilan ettikleri Nikos Sampson istifa etti[9].

 23.07.1974 te Ecevit mecliste konuşurken “Bu üç günlük harekât sırasında 57 şehit verilmiştir, Allah onlara rahmet eylesin. 184 yaralı, 242 kayıp; toplamı 483...”  (Milli Selamet Partisi sıralarından, Mücahitler dâhil mi? sesleri.)[10]şeklinde bilgi verir.Milli Selamet Partisi Grubu adına Hasan Aksay İstanbul Milletvekili, “ … Binaenaleyh, Ada’nın sulh ve sükûn ve refahını temin ve meselenin vahimleştirdiği beynelmilel münasebetlere gerekli dostluk ve anlayış havasını iade etmek için nihai bir hal şekli olarak ancak taksimi kabul ve tatbik mevkiine koymak zaruridir[11].şeklinde konuştu.  Mecliste Kıbrıs’ın geleceği üzerinde konuşulurken iki gün sonra Türkiye, Yunanistan ve İngiltere hükümetleri görüşmelere başladı. Üç devletin dışişleri bakanları 25 Temmuz 1974 de Cenevre’de toplandılar. 30 Temmuz 1974’te Cenevre Deklarasyonu imzalanmıştır.  II Cenevre Konferansı da 8 Ağustos 1974’te başlamış 14 Ağustos’a kadar devam etmiş, Türkiye açısından olumlu bir netice alınamamıştır[12]. Cenevre müzakerelerinde olumlu netice alınmayınca Dışişleri Bakanı Ankara’ya üstü kapalı bir mesaj gönderiyor “Ayşe tatile çıksın” böylece ordu ikinci harekâta 14 Ağustos’ta başlıyor ve 16 Ağustos 1974 akşamı saat 19:00’dan itibaren Türkiye, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin aynı günlü ve 360 sayılı kararına uyarak ateşkesi kabul etmiştir. İki gün içinde Türk silahlı kuvvetleri Magusa-Lefkoşa-Lefke-Kokkina çizgisine ulaşarak adanın %38’ini ele geçirmiştir[13].Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu başarısını Milli Selamet Parti’liler cihat ve fetih havasına bürünmüşlerdir. Milli Selamet Partisi Grubu adına Hasan Aksay İstanbul Milletvekili: “Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri; Kıbrıs Barış Harekâtı ve onun tabii gereği olarak örfi idarenin uzatılması hakkındaki, Milli Selamet Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere huzurlarınıza çıkmış bulunuyorum. Allah’ın lütfü ile ikinci askerî harekâtımız da Kıbrıs’ta büyük bir zaferle neticelenmiştir. Bu harekâtın değerlendirmesini bir cümle ile ifade etmek icap ederse, ‘Magosa’ya bir kandil günü ezan sesleri ile giriş, tarihimizin yeniden dirilişidir…’ Bilindiği gibi, ilk çıkarma harekâtından önce olduğu gibi, ikinci harekâtımızdan önce de bütün sulhçu ve barışçı yollar denenmiş, gerekli her teşebbüse başvurulmuştur. Yine bir yandan iyi niyetli ve sulhçu tutumumuzu ısrarla devam ettirmeliyiz”[14].demiştir. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Alparslan Türkeş Adana Milletvekili: “Sayın Başkan, TBMM’nin sayın üyeleri; ikinci Kıbrıs harekâtı da zaferle sonuçlanmıştır. Böylece, Türk Milletinin enerjik karakterine ve yıllardan beri süren özlemine uygun, alınmış kararlarla Kıbrıs’ta Türk Milletinin davası, insan hakları, barış sağlanması gibi gayeler daha sağlam teminata kavuşmak imkânını bulmuştur. Bu zafer Türk Milletini çelik bir birlik haline getirmiştir. Cumhuriyet Hükümetinin isabetli kararı bütün Milletçe, Meclisiyle, partileriyle desteklenmiştir”[15].ifadeleriyle harekatın herkes tarafından desteklendiğini belirtmiştir.

İkinci Barış Harekâtı’nın hemen ardında 25-26 Ağustos 1974 tarihi’nde Birleşmiş Milletler’in Genel Sekreteri Kıbrıs’a gelerek toplumlar arasında ikili görüşmeler başlatılmasını istedi. İkili görüşmelerde varılan mutabakat gereği nüfus mübadelesi yapıldı. Rumlar güneye, Türkler ise kuzeye geçti. Böylece iki bölgeli ve iki toplumlu federal bir yapı için uygun ortam sağlanmış oldu. 13 Şubat 1975 günü Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin ilanı Doktor Fazıl Küçük tarafından açıklanarak gerçekleşti. Amaç federal bir Kıbrıs Devleti tesis etmekti. Ancak gerçekleşemediğinden 8 yıl sonra Türkler yol ayrımına giderek kendi cumhuriyetlerini kurmak yoluna girdiler. Bu gelişmelere paralel olarak 15 Kasım 1983 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin ilanı gerçekleşti[16].

Kıbrıs Barış Harekâtı’nda Müslüman ülkeler Pakistan, Afganistan, Libya, Suudi Arabistan ihtiyaç duyulan malzemelerin tereddüt etmeden göndereceklerini söylemişlerdir. İhtiyaç duyulan malzeme Libya ve Pakistan tarafından sağlanmıştır. Petrol konusunda da Suudi Arabistan yardımda bulunmuştur.[17] Amerika da ne kadar da Türkiye’de haşhaş ekiminin serbest olmasından muzdaripse de ordunun başarılı olmasında tavır değiştirmiş “Kıbrıs Adası Küba gibi Komünist olmaktan kurtuldu. Türk ordusunun bulunması bir teminattır”[18].açıklamasında bulunmuştur.

Kıbrıs Fatihi Kim?

Milli Selamet Partisi-Cumhuriyet Halk Partisi koalisyonunda bardağı taşıran son damla Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra ortaya çıkan “Kıbrıs Fatihi” sorusudur. Kıbrıs zaferi milleti sevinçten mest etmişti. Parti farkları ortadan kalmış, Türkiye bütünleşmişti. Başbakan Bülent Ecevit ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan, ulusal kahramanlar haline geldiler.  Cumhuriyet Halk Partisi’nde Kıbrıs Zaferine tek başına sahiplenme duygusu uyandırdı. Cumhuriyet Halk Partisi parti teşkilatları Ecevit’in miğferli resimlerini şehirlerarası otobüslerin arkasına asmış propaganda malzemesi olarak kullanmaya başlamıştı[19]. Kıbrıs’ta ordunun başarısı, hükümete özellikle Ecevit’e çok başarılı bir sonuç getirmiştir. Kıbrıs Harekâtı dolayısıyla Ecevit’in ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin prestiji hayli yükselmişti. Halk, Necmettin Erbakan’ı ‘gazi’ olarak adlandırırken, Bülent Ecevit, rakibinin popülerliğini aşındırmak ve tek başına bu başarıya sahiplenip koalisyonu sona erdirmek için fırsat aramaya başladı.

Cumhuriyet Halk Parti’lilerde Ecevit’i dünyaya kafa tutan adam Kıbrıs Fatihi olarak görüyordu. Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Süleyman Genç durumu şöyle değerlendiriyordu: 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Hareketinde Türk askeri Kıbrıs’a ayak bastığında Ecevit, Avrupa’yla ikinci kez karşı karşıya gelmişti. İlki Haşhaş Ekim’i ve Kıbrıs Harekâtı ile Avrupa Türkiye’yi ambargo ve ekonomik sıkıntılarla cezalandırma yoluna gitmiştir[20].

Bülent Ecevit’in vefatına yakın bir zaman da Kıbrıs Barış Harekâtını Demokratik Sol Parti (DSP) yönetimine anlatır. Dinleyenler arasında Demokratik Sol Parti Genel Başkan yardımcısı Hasan Macit, Bülent Ecevit’in sözlerini şöyle izah eder: “Hükümet ortağımız Milli Selamet Partisi olmasaydı Kıbrıs Harekâtını gerçekleştiremezdik[21]. Erbakan da eğer Bülent Ecevit değil de Süleyman Demirel olsaydı çıkarmayı yapamazdık. Demirel ne yapıp edip engellerdi. Milli Selamet Partisi milletvekilleri Süleyman Arif Emre, Hasan Aksay ve Turhan Utku beylere sorduğumuz soruya karşılık özetle “Demirel olsaydı zor olurdu. Eğer Cumhuriyet Halk Partisi tek başına hükümette olsaydı; ABD ile ters düşmeyi göze alamayacağı için hareket gerçekleşmezdi. Milli Selamet Partisi’nin zorlamasıyla, gözü karasıyla oldu”[22].

İskandinav ülkelerine yapmayı planladığı bir ziyaret öncesinde güven duymadığı Erbakan’a kendi vekâletini bırakmayacağını bildirmiş çünkü Kıbrıs Hareketinde Ecevit’in İngiltere’ye gidişinde Başbakanlık vekâleti Erbakan’daydı. Erbakan, Kıbrıs Harekâtına fetih ve cihat havası vermiştir. Kıbrıs Barış Hareketi’ni anlatan Orgeneral Kenan Evren T.C.7.Cumhurbaşkanı “Koalisyon kanadı Milli Selamet Partisi Kıbrıs’ta ele geçirilen topraklardan bir karışın bile verilmesine razı olmuyor, sanki ulaşılan hedef kazanılan araziyi kendisi kararlaştırmış gibi ‘Kanla alınan toprak verilmez’ diyerek bütün görüşmeleri baltalıyordu. Hâlbuki ele geçirilen topraklar esasında kararlaştırılandan fazla idi. Sebebi de yapılacak müzakerelerde bu fazlalıklar bir taviz olarak verilebilecekti. Erbakan sanki kendisi cephede savaşmış gibi bir mücahit havasıyla her müzakereyi neticesiz bırakıyordu”[23]. Ecevit de“Milli Selamet Partisi dünyaya ciddi kuşku oluşturmuştur. Bizim elimizi ve kolumuzu bağlayacak ciddi sorunlar oluşturabilirdi”[24]. Erbakan “Adanın bütününü almak özellikle Larna şehrinde Hz. Muhammet’in halasının mezarı olduğundan burası mutlaka alınmalıydı”[25].Erbakan’ın sözleri Ecevit’i doğrular nitelikteydi. Cumhuriyet Halk Parti’liler Kıbrıs Hareketi öncesi ve sonrasında Atatürk’ün “Yurtta sulh, Cihanda Sulh”Milli Selamet Parti’liler ise Fatih Sultan Mehmet’in fetih ilkesine göre hareket etmiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi-Milli Selamet Partisi koalisyonu sona erdikten sonra Ecevit, Kıbrıs Hareketin başarısını yalnızca kendilerine mal etme yarışına girmişlerdir. Milli Selamet Partisi’nin harekât kararının alınmasında Cumhuriyet Halk Partisi’nin tereddüt gösterdiği ve kararın alınmasında kendilerinin etkili olduğu dile getiriyorlardı. Erbakan “O yıllarda tüm dünya bizim böyle bir hareket yapmamıza karşıydı. Ancak savaşa Ecevit de karşıydı.” Son görüşmeler için Kıbrıs’ın garantör ülkelerinde olan İngiltere ile birlikte hareket edelim diyen Ecevit, bizim karşı çıkmamıza rağmen Londra’ya gitti. Ecevit, yanlış bir şey yapmasın diye yanına İçişleri Bakanımızı Oğuzhan Bey’i de yanına verdik. Ecevit, Londra’ya gittikten sonra dönemin Genelkurmay Başkanı Semih Sancar’a Kıbrıs’a çıkarma emri verdiğini ve Ecevit İngiltere’den döndüğünde bizim yaptığımız durumu kabullenmekten başka çaresi kalmamıştı. Yani Kıbrıs zaferi kararı alınmasında ve askerin Kıbrıs’a çıkarmasını Başbakan vekâletini kullanarak bunları ben yönlendirdim. Diyerek kendisinin Kıbrıs’ın gerçek Fatihi olduğunu söylüyordu[26].

[1] Ergin, a.g.e., 82.

[2] Fahir Armaoğlu,  20. Yüzyıl Siyasi Tarihi 1914-1995, C.I-II., Alkım Yayınevi, İstanbul, 14.Baskı, 788-789.

[3] Refik Turan ve Bşk.,a,g,e., 149.

[4] 12 Mart 1971 Muhtırası Araştırma Raporu, 21 Kasım 2012. Ve Türkiye Büyük Millet Meclisi,     Meclis Araştırma Komisyonu Raporu, C.I., Kasım-2012 Kronolojisinden alınmıştır.

[5] Tercüman Gazetesi,  21 Temmuz 1974, 7.

[6] Milliyet Gazetesi, 21 Temmuz 1974, 6.

[7] Millet Meclisi Tutanaklar Dergisi, 20 Temmuz 1974, 8.

[8] Millet Meclisi Tutanaklar Dergisi, 20 Temmuz 1974, 9.

[9] Türkiye Büyük Millet Meclisi, Meclis Araştırma Komisyonu Raporu, C.I, Kasım-2012, 572.

[10] Millet Meclisi Tutanaklar Dergisi, 23 Temmuz 1974, 18.

[11] Millet Meclisi Tutanaklar Dergisi, 23 Temmuz 1974, 33.

[12] Armaoğlu, a.g.e.,804.

[13] Armaoğlu, a,g,e,.806.

[14] Millet Meclisi Tutanaklar Dergisi, 19 Temmuz 1974, 77-78.

[15] Millet Meclisi Tutanaklar Dergisi, 19 Temmuz 1974, 79.

[16] Refik Turan ve Bşk., a.g.e.,350.

[17] Kızıltaş,a,g,e,. 173.

[18] Emre, Siyasette 35 Yıl ,C.II., a.g.e.,149-150

[19] Sebahaddin Uçar, Savunan Adam, Keşif Yayınları, Ankara,191.

[20] http://www.youtube.com/watch?v=0LjzWsXV7_Y, Erişim Tarihi 23 Aralık 2015.

[21] Mehmet Seyfettin Erol, “Erbakan Hoca’nın Dış Politika Felsefesi”, Prof. Dr. Necmettin Erbakan Siyasal Söylem ve İletişim, Anıl Grup Matbaacılık, Ankara, Şubat 2015, 319-320.

[22] Milli Selamet Partisi ilk Genel Başkanı Süleyman Arif Emre ile 24 Şubat 2016 tarihinde yapılan mülakat.

[23]  Kenan Evren, Kenan Evren’in Anıları, C.I., Milliyet Yayınları, İstanbul,1990, 168.

[24]  http://www.youtube.com/watch?v=0LjzWsXV7_Y ,Erişim Tarihi 12 Aralık 2015.

[25]https://www.youtube.com/watch?v=V00_I1QicBU ,Eririm Tarihi 12 Aralık 2015.

[26] http://www.youtube.com/watch?v=F-u65O7b814, Erişim Tarihi 22 Aralık 2015.

İlgili Makaleler

Bir Yorum

Muhammed için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu