Tarih Usulünün Tetkiki 1

“Tarih” kelimesi Arapçada (وَرَخَ) kökünden olup Samî (Akadca, İbranice ve Habeşçe) dillerinden Arapçaya geçmiştir. Zaman, ay ve ayı görmek manası taşır. (Yereah) kelimenin aslı Arapçaya “erreha/verreha” şeklinde geçer. Tarihi bazıları ilim olarak kabul etmezken zamanla kullandığı usûl ve araçlarla ilimler arasındaki hakkettiği yeri almıştır.

Bir meselede sonuca ulaşmak için amaçlar, ilimler, akıl ve tecrübe vasıtaları da kullanılarak izlenen tetkikat şekillerine “usûl” yahut “yöntem” denir. Tarih de diğer ilimler gibi kendine münasip usûl takip ederek ‘ilim’ haline gelmiş ve başka ilimlere de başvurarak, yeni araştırma usûlleriortaya koyarak gelişmiştir. Böylece başlangıçta sahip olduğu hikayecilikten kendini kurtarmıştır.

Nasıl ki fen bilimleri deney, ölçme ve değerlendirme kurallarıyla hareket ediyorsa Tarih de elde ettiği belge, bulgu, kitap gibi sözlü ve yazılı kaynaklara başvurarak geçmişte yaşamış bitmiş tekrarlanmayan vakaları inceler.

Tarih, sözlü ve yazılı kaynakları iç ve dış incelemeye tabî tutarken başka ilimlerin sahip olduğu birikim ve tecrübeden de istifade eder. Arkeoloji, Etnoloji, Din, Sosyoloji, Edebiyat gibi farklı ilim sahalarının her biri Tarih ve tarihçi için birer kaynaktır.

Binaenaleyh, bütün bu kaynak birikim ve tecrübeyi ‘Tarihi Bilgi’ ye dönüştürmek için de uzun bir yol izlenir. Bu yolun temel taşları muhtasaran şunlardır:

  • Tetkik:

Tarihi vakalar yahut kişiler hakkında bize mâlumatveren belge, vesika, kitap ve şiir gibi her çeşit kaynağın araştırma merhalesi Tetkikat’tır. Bir savaşın, dinin veya devletin tarihini öğrenecek yahut yazacak isek kaynakların tetkik edilmesi ile başlanır ki bu kaynaklar aynı zamanda diğer ilimlerin ulaştığı sonuçlar da olabilir. Tetkik edilecek kaynaklar ilk elden de olabilir, sonraki tetkikler yani ikincil kaynaklardan da olabilir.

Kaynaklar:

  • Yazılı: Para, vesika, hatırat, kanunname vb. olabilir.
  • Sözlü: Şiir, destan, atasözü, hikâye vb. olabilir.
  • Kalıntı: Mezar, heykel, şehir harabeleri vb. olabilir.
  • Çizim/Ses/Görüntü: Resim, fotoğraf, plak, kaset, disk vb. olabilir.

  • Tasnif:

Tarih araştırmalarında ikinci ve mühim bir merhale de sınıflandırmadır. Elde edilen kaynaklardan kolay ve verimli istifade için tasnif zaruridir. Arşiv ve kütüphane tasnifi de bu sebeple devletler için zaruri bir ihtiyaçtır. Zira bilgiye ulaştıran yol budur.

 Kaynakların yer, zaman, çeşitlilik esas alınarak tasnif edilmesiyle sözlü, yazılı ve kalıntıdan oluşan kaynak birikimi bizi geçmişe dair doğru bilgiye götürü. Mesela, Osmanlı tımar defterlerinin şehir, kasaba veya yıllara göre tasnifinin yapılması bize hem nüfus hem iktisat hem de idari-siyasi bilgi verir.

  • Tahlil(Çözümleme):

Geçmişe ait olay, kişi veya mekânların bilgisine ulaşırken kaynakların tetkik ve tasnifi yetmez. Zira ulaştığımız her bilgi doğru, güvenilir olmayabilir. İçinde tarafgirlik ve yalan bulundurabilir. Bunlardan kurtulabilmek çözümleme, karşılaştırma ve kaynakların iç ve dış tahlili ile mümkün hale gelir. Bilgiler tahlil edilmeden sadece rivayetle yetinilmez. Bu sebeple kaynaklarda karşılaştırma yapmak faydalı olacaktır.

 

  • Tenkit(Eleştiri):

Tarihçi, kaynakları, haberleri tahlil ederken tenkit etmeyi bilmeli ve her bilginin de doğru olamayacağını anlamalıdır. Tenkit ederken de akıl, ahlak ve ilim ölçüleri çiğnenmemelidir. Kaynak iç ve dış unsurlarıyla tenkit edilip karşılaştırılmalı ve terkibe ulaşmalıdır.

Unutmamalıyız ki, devletler, siyasetçiler ve hatta savaşlara önderlik eden generaller bile bazen yenilgilerini propaganda ve yalan vasıtasıyla zafere çevirebilmişlerdir. Bazen kavimler, haksızlıklarına, zulümlerine adalet libası giydirmişlerdir.

  • Terkip(Birleştirme):

Elde ettiğimiz bilgi ve kaynak birikimi tenkide tabi tutulduktan sonra anlaşılabilirlik, konu bütünlüğü ve zaman sıralaması da dikkate alınarak terkip edilmelidir ki, bu birleştirme ameliyesi bize tetkik ettiğimiz konunun bütünlüğünü verebilsin. Zira bir şeyin bazı cüzlerini bilmekle küllü tam fehmedilmiş olmaz. Mesela Roma tarihinden bazı vakaları veya şahsiyetleri bilmekle ‘Roma’ anlaşılamaz ama birçok cüz terkip edilerek bir külle ulaşılabilir.

  • Telif(Yazma):

Bütün bu ameliyenin hakiki maksadı olan geçmişi bilip ders çıkarmak olduğundan öğrenilen, ulaşılan her malumatın geleceğe miras bırakılması için yazılması da tarihin en büyük vazifesidir. Yazılmayan tarih, hakikate ihanettir.

Bu usul dairesinde elde edilecek bilgi, kaynak ve asar bize “Tarih” olacaktır. Fakat bu usulü takip eden kişinin; Tetkik, tahlil, tasnif, tenkit ve telif gibi her merhalede kendi dünya görüşünün ve yaşadığı zaman ve cemiyetin de tesirinde kalacağı aşikârdır. Bu ise tarihin hem usule hem de bir felsefeye ihtiyacı olduğunu gösterir, teyit eder.

Tarihi hangi pencereden izliyorsak, tefekkürümüz de o pencereden görebileceğimiz saha kadardır. Bu sebeple tarihi bazen insanın ilerlemesi bazen de gerileyip yok oluşu olarak görmüşlerdir. Bazı mütefekkirler tarihi insan teklerinin ürünü olarak görürken bazıları insan teklerinin hiçbir tesiri olmadığını, kavimlerin ve hatta zamana hakim olan “ Us/Akıl” ın mahsulü olarak görmüşlerdir. İ. Kant, F. Hegel ve K. Marx’ın tarih felsefesinde bunu görmek mümkündür. İbn-i Haldun’un tarih penceresi ise farklı bir veçhe açılmış ve o kavimleri devletleri ve ilerlemeyi çok farklı bir pencereden bize izletmiştir.

El hâsıl,

Tarihçi, mütefekkir, filozof, yaşadığı zaman ve mekân ve cemiyetin çocuğu olarak insan ve geçmişi hakkında konuşup yazdıkça Ulum ve Funün  ilerleyip bize geçmişe ve hayata ait birçok delil ve eser verdikçe takip edeceğimiz yolda, baktığımız pencere de değişecektir. Tarih yalandan kurtulurken insan da hakikate yaklaşacaktır. Bu büyük ve yüksek gayenin gerçekleşmesi ise tarihçini gayretine bağlıdır. Tarihçi, Arkeoloji, Nümizmatik, Etnoloji, Felsefe,  Din, Kültür Tarihi, Sanat Tarihi ve Sosyoloji gibi ilmi sahalardan elde edilen malumata, asara ve geçmişte yazılmış kitap ve ansiklopedilere başvurarak bu yüksek gaye için bir adım atmış olabilir. Kaynakların bir araya getirilmesi, bu veçhile mühimdir. Bu kaynakların muhafazasının kütüphaneler ve müzelerle olacağı da aşikârdır. Bu parçaların toplamı ise ‘TARİH’dir.

KAYNAKÇA

  • İslam Ansiklopedisi, TDV, Cilt:40, Safh:30-36, Tarih mad. Mustafa Fayda
  • Tarih Felsefesi I, Hüseyin Fırat Şenol, Anadolu Üniversitesi Yayınları 3. Baskı, Eskişehir 2016
  • Tarihte Usul, Ord. Prof. Dr. Zeki Velidi Togan, Enderin Kitapevi, İstanbul
  • Tarihte Yöntem, Heyet, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir
  • İslam Düşüncesinde Tarih Tasavvuru ve Usulü, Prof. Dr. Kasım Şulul, İnsan Yayınları, İstanbul 2008

 

İlgili Makaleler

Bir Yorum

Ayhan için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu