Türkiye-Mısır İlişkilerinin Yeni Geleceği

Türkiye, Arap Baharından bu zamana zaman zaman dış politikasında önemli değişiklikler yaptı. İnsani yaklaşım, halk iradesine destek vermek gibi temel prensiplerini sabitelerini korusa da, ilişki biçimi, ilişki seviyesi, politik yaklaşımlarında değişiklikler yaşandı.

Türkiye- Mısır ilişkileri de bugünlerde benzeri bir ilişki değişikliği yaşamaktadır. Türkiye her fırsatta darbeler, katliamlar ve hukuksuzluklara karşı olduğunu yinelese de Mısır’la diplomatik, siyasi, ticari ilişkisini de korumak istiyor ve Mısır ile olan ilişkisini yeni bir sürece taşımak istiyor. Zira Türkiye’nin Doğu Akdeniz planı ve bu çerçevede yürüttüğü tüm faaliyetler bir yönüyle Mısır’la ilişki gerektiriyor. Diğer taraftan Mısır bu ilişkinin kurulması konusunda hem daha istekli hem daha fazla ihtiyaç duyan taraf konumundadır. Şöyle ki Mısır, ekonomik, siyasi, diplomatik ve toplumsal bir dar boğaz içerisindedir. Her ne kadar darbe sonrası batılı ve bölgesel müttefikleri Sisi’ye bir meşruiyet vermiş olsa da Mısır ve Sisi bir meşruiyet krizi ve bölgesel izolasyon yaşamaktadır. Mısır bu süreci aşmanın yolunu Türkiye ile diplomatik ilişkilerini düzeltmek ve tekrar normalleşme ile mümkün olduğunu görüyor. Mısır mevcut ilişki ağına hapsolma tehlikesi yaşıyor ve BAE-SUUD kontrolünde, tarihi, kültürel, siyasi olarak taşıdığı misyonu ve mirasla beraber, bölgesel iddiasını da kaybetmek üzere olduğunu net bir biçimde görüyor. Mısır çıkış için iki meşruiyet alanı görüyor. Birincisi Filistin ikincisi ise, Türkiye’dir. Mısır’ın son Filistin-İsrail savaşında rol almak konusundaki iştahlı tavrı ve Arap Dünyasının bu rolü Mısır’ vermek istemesi aslında bu meşruiyeti oluşturma çabasıydı.

Türkiye kendi çıkarları ve hedefleri bağlamında bir süreç yürüterek, hem Libya konusunda tehditleri, yeni çatışma ihtimallerinin önüne geçecek hem de Milli çıkarlarını ve Libya kazanımını koruyacak bir adım olarak Mısır konusunda bir diplomatik süreç ilerletiyor. Türkiye bu arada Mısır konusunda bunları yaparken Mısır’ın sorunlarını da yakın takip ediyor, Etiyopya, Sudan ve Libya ile ilişkilerini daha da ilerletiyor. Mısır da Türkiye ile olan süreci çok kolay görmediği gibi eskisi gibi olmayacağının da farkında. Mısır bu bağlamda, Lübnan-Ürdün-Irak-Filistin-Suriye ekseninde çok hızlı çok etkin bir siyasi-Diplomatik ilişkiler geliştiriyor, arabuluculuklara soyunuyor ve hatta bir takım ittifakları zorluyor. Mısır’ın son bir yıldaki dış politik değişimi oldukça geniş perspektifte bir değişim yaşıyor ve Türkiye-Mısır diplomatik ekseni bölge için oldukça önemli etkilere sahip ve önemli sonuçlar doğurabilir.

Türkiye’nin değişen Ortadoğu politikasının dinamikleri

Dünya hem Covid-19 sonrası hem yeni küreselleşme sürecinde ekonomik bir kriz yaşıyor. Bazı ülkeler bu krizi çok derin yaşarken bazı ülkeler bu krizi daha iyi atlattı. Fakat Dünya’nın Küresel dönüşümü, dijitalleşme gibi süreçleri Siyaset, ekonomi, kültür, insan ve varlığı doğrudan hedef alan ve dönüştüren bir sürece doğru hızla ilerliyor.

Türkiye de hem kendini korumak, milli çıkarlarına uygun hareket etmek, dönüşümü doğru okuyarak pozisyon almak ve değişimlerin tabiatında olan kırılma, boşluklar, fırsatlar ve yeniden inşa süreçlerinde etkin bir süreç yöneterek bu küresel dönüşümden bir dünya lideri ülke olarak çıkmayı hedefliyor. Türkiye’nin bu hedefleri özellikle son bir yılda Türk dış politikasında yeniden kapsamlı bir değişimi beraberinde getirdi. Türkiye sadece Mısır değil, Suriye, BAE, Suudi Arabistan, Afganistan gibi birçok farklı denklemde dış politikasını yeniden şekillendiriyor.

Türkiye bölgesel etkinliğini korurken, hem bölge ülkelerini hem Avrupayı hem de dünyayı ilgilendiren bir takım dinamikleri elinde tutmaktadır. Bunların ilki Göç, ikincisi Muhalif siyasal oluşumlara ev sahipliği yapmasıdır. Türkiye’nin bu tavrı insani diplomasi politikasının bir sonucu olarak elde edilmiş bir kazanımdır. Bu kazanım Mısır, Libya, Yemen, Suriye, Irak gibi birçok ülkede Türkiye’yi masada tutan, oyun kurucu yapan temel dinamiklerdir. Başta İhvan olmak üzere Mısır Muhalefeti farklı birkaç ülkeyle beraber ana gövdesi ülkemizdedir. Bu durum Türkiye’yi bir yönüyle taraf yaparken diğer yönüyle de güçlü kılıyor ve masada etkin bir rol veriyor.

Mısır muhalefetinin durumu, ayrılmalar, bölünmeler ve muhalefetin yeni şekli

Mısır Muhalefeti dendiğinde şüphesiz ilk akla gelen büyük kitle İhvan-ı Müslimin Hareketidir. Zira İhvan hareketi hem Mısır’ın hem bölgenin siyasal, sosyolojik ve kültürel olarak en belirleyici bölgesel bir muhalefet hareketidir. İhvan hareketi bölgede ve Mısır’da yüz yıldır yaşanan dini, kültürel kopuşa karşı İslami düşüncenin en büyük savunucusu konumundadır. İhvan Hareketi uzun yıllardır Mısır’da siyasi mücadele sürdürmektedir. Bu mücadelenin en sonuncusu Seçimle iktidara gelen bir partiye ve ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye karşı yapılan darbedir. Darbe sonrası Mısır Muhalefeti geçmişte çok az tecrübe edilen bir biçimde, tutuklular dışında ağırlıklı olarak Mısır dışına çıkmak durumunda kaldılar. Türkiye, Katar, İngiltere ve Sudan’a çıkan Mısır muhalefeti hem diaspora yönetmeyi, hem yurt dışından aktif muhalefet olmayı tecrübe edeceklerdi. Fakat bu konuda Mısır muhalefeti çok başarılı bir tablo ortaya koyamadı.

Mısır muhalefeti ve özelde İhvan Hareketi darbenin üzerinden yıllar geçmesine rağmen stratejik yol haritası belirleyememiş ve bir siyasi plan ortaya koyamamıştır. Katar, İngiltere ve Türkiye arasına sıkışık, plansız, ilgili ülkelerin sunacakları çıkış yolunu bekleyen, kendine özgü bir yol haritası olmayan ve Mısır’dan çok uzakta bir tavır sergilediler. Bu tavır muhalefeti zayıflattı, destek vermek isteyen ülkeleri tereddüt ettirdi ve muhalefetin ve hareketin mensuplarını kopuşa sürükledi. Dünyanın hiçbir devleti bu çapta bir örgüte plan yapıp sonra arakasından yürümez. Ya siz hareket olarak planınızı yaparsınız ve devletler tavır belirler ya da devletlerin ve istihbaratların oyuncağı olur dağılır gidersiniz. İhvan hareketi siyasi bir vizyon belirlemekte gecikmiş ve sürecini tamamlamıştır. Zira artık Türkiye, Katar ve diğer tüm taraf devletler yeni pozisyonlarını almaya başlamıştır. İhvan bu saatten sonra artık sadece devletlerin arasında bir pazarlık konusudur. Özgün belirleyici gücünü kaybetmiştir.

Öncelikle siyasi vizyon belirlemek yerine iç kavgalara yönelen ihvan hareketi kendi mensupları arasında kopuşlar yaşamıştır. İbrahim Münir ve Mahmud Hüseyin iki önemli lider olarak Mısır dışında kalabilmiş kişiydi. Fakat hareketi kontrol etme ve yönetme kavgası yapmaktan Mısır, İhvan-ı Müslimin Hareketinin geleceği, Mısırda hapislerdeki Müslümanların geleceği gibi birçok önemli konuyu erteleyerek sonunda hareketi birçok parçaya böldüler ve artık Siyasi bir vizyon oluşturmanın imkanı da çok az kaldı. Zira İhvan Hareketi oldukça zayıflamış oldu.

Mısır Muhalefeti ve İhvan Hareketi içerisinde yeni bir birlik ve yeni başarılı bir kadronun süreci taşıması elbette mümkün, Çünkü hem İhvan hareketi hem Mısır düşünce dünyası oldukça geniş tecrübe ve birikime sahiptir. İhvan, Vasat partisi, mutedil selefiler ve diğer bazı gurupların ortak bir vizyon oluşturması ve yeniden muhalefet hareketine öncülük etmesi gibi bir çaba ortada var ve bu umut verici bir çabadır. Yahya Musa, Rıza Fehmi, Muhammed İlhami gibi isimlerin farklı kanatlardan bir araya gelerek yeni bir süreç kurmaları belki gelecekte diasporada güçlü bir muhalefeti kurma imkanı sağlayabilir.

 

Türkiye yeni politik çerçevesinde Mısır muhalefetini kaybedebilir mi?

Türkiye bölgede ve dünyanın her yerinde insani olanı önceleyen, meşru siyaset ve muhalefeti destekleyen, katliam rejimlerine karşı duran bir pozisyon belirlemiştir. Bu pozisyon Türkiye’nin büyüyen vizyonuna daima katkı sağlamış ayrıca stratejik olarak Türkiye’yi her platformda ve masada güçlü kılmıştır. Bu bağlamda Mısır Muhalefetinin Türkiye’de olması her yönüyle büyük bir kazançtır. Fakat diaspora, göç, siyasal yönetim açıklarımız elimizde bir güç ve imkan olarak var olan bu siyasal imkanı zamanla bir soruna dönüştürebiliyor.

İhvan Hareketinin ve genel olarak Mısır Muhalefetinin sorunlarıyla birlikte bu muhalefeti planlı bir biçimde yönetme sorunu da ülkemiz açısından bir eksikliktir. Bu süreçten sonra Türkiye-Mısır ittifakı eğer Muhalefetin başka bir ülkeye taşınmasıyla sonuçlanacaksa bu çok kötü planlanmış bir normalleşme çerçevesidir. Türkiye olarak bizim Mısır Muhalefetini makul ve kapasitesi geliştirilmiş bir biçimde hem ülkemizde kalmasını sağlamak hem Mısır normalleşmesini sağlamamız gerekir. Eğer bu sağlanırsa işte bu tam bir diplomatik başarıdır. Zira bunu sağlayamazsak yasal olarak Mısır Muhalefetinin yerleşme ihtimali en yüksek ülke İngiltere’dir. Muhalefetin İngiltere’den konuşması ve oradan hareket etmesi Türkiye-Mısır normalleşmesini ve İhvan hareketinin geleceğini tehdit eden gelişme olur. Türkiye Muhalefeti kaybetmemeli ve İhvandan daha kapsamlı daha vizyoner bir birleşik muhalefeti meşru zeminde desteklemesi en doğal siyasi tavırdır. Bu siyasi kadrolar aksi halde haksız yere idama gönderilerek başka bir insani krize yol açacaktır.

Daha kapsamlı bir politik vizyon Türkiye’yi lider yapar

Türkiye çok kapsamlı, farklı parametreleri beraber işleten, bölgesel ve küresel denklemleri hem bütüncül okuyan hem aynı anda birden çok politik tavrı işletebilen bir kapasiteye hızla ulaşması gerekmektedir. Ülkemiz böyle bir kapasiteye sahip çok tecrübeli bir devlettir. Bu yönetim ve politik çeşitliliği kapsayan bir Türkiye bölgesinde lider ülke Türkiye olur. Bu bağlamda Türkiye-Mısır ilişkilerinin normalleşmesi bölgedeki tüm gelişmeler açısından Türkiye ve bölgemiz için olumlu bir gelişmedir. Fakat Türkiye Mısırla normalleşirken Muhalefeti, insani siyaseti, bölge milletlerinin kazanılan desteğini de kaybetmemelidir. Bu politik kapsayıcılık inşa edilmelidir. Bu kapasite ve kapsayıcılık kurulabilirse Mısır, Suriye, BAE ve diğer krizlerde çözülecektir. Türkiye hızla Kapsamlı Göç (Kültür, siyaset, sanat, eğitim, medya, ekonomi v.b) politikasi, diasporaların yönetimi, kamu diplomasisini bu yönüyle tekrar kapsamını belirleyerek inşa etmelidir. Ülkemiz bu konuda hem tarihi hem siyasi, hem insani birikime fazlasıyla sahiptir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu