Yüksek Hızlı Füzeler Ve İşleyi̇ş Mekani̇zmaları

SCARMJET-RAMJET-TURBOJET ETC.

Bir önceki yazımda radar sistemleri üzerinden savunma sistemlerini kaleme almıştım. Bu yazımda ise savunma sistemlerini şu ana kadar çaresiz bırakan hipersonik füzelerden bahsedeceğim.


https://www.hurriyet.com.tr/gundem/son-dakika-turkiyeden-cok-onemli-bir-hamle-daha-som-seyir-fuzesinin-tum-testleri-tamam-41676012

İnsanlık tarihine bakıldığında savaşlarda kullanılan aletlerin hepsi sürekli olarak gelişmekte ve birikim sonucu bu gelişim ve değişim hızı her geçen gün artmakta. Sahip olan için, toplar, havan topları, roketler ve füzeler gibi uzaktan atış yapan sistemler her zaman büyük avantaj oluşturmakta. Fatih Sultan Mehmet geliştirdiği toplarla çağ değiştirmişti. Surların insanları savunamadığı anlaşılmış ve savunma sistemlerinde kökten değişim olmuştu.

Özellikle bahsetmek isterim ki, Rahmetli Erbakan’ın da dediği gibi sen 1 uçak gemisi yaparsın karşındakinde 100 adet vardır 101 tane yapar sen öyle bir sistem oluştursun ki o 101 uçak gemisinin kontrolünü sağla! Yani artık teknoloji yıkıcı şekilde ilerlediği için insanların sırtlarını dayadıkları surlar, koca gemiler, muazzam radar sistemleri artık insanları sanıldığı gibi koruyamıyor. Peki hala bir çok ülkenin en önemli savunma sistemi olan gelişmiş radarlı füze sistemlerinin ülkeleri korumada yetersiz mi?

Kısaca Roket teknolojisini inceleyecek olursak, kimyasal olarak katı, sıvı ve karma yakıtlı olarak ele alabiliriz. Ancak burada dikkat edilmesi gereken teknoloji kimyasal tepkimeleri de içinde barındıran motor teknolojisi. Füzelerin yapısına baktığımızda hızlarını belirleyen ana etkenin motor teknolojisi olduğunu görürüz. Şimdi de bazı motor ve füze türlerinden bahsedelim.

Ramjet motorlarının kullanıldığı roketlerin hızlarının belirli bir seviyede kaldığı ve üstüne çıkamadığı bilinmekte. Pek çok modern teknolojik roket ve füzelerde de hala bu motor türü kullanılmaktadır ve artık geleneksel motor teknolojisi olarak da adlandırılmaktadır. Ramjet motorlar işlevsel hale geldiklerinde oksijeni kendi bünyesinde taşır ve oluşan ağırlık hızının artmasına engel olur ve genel olarak maksimum ulaştıkları hız 5 mach kadardır.

Balistik füze, uzun menzilli güdümlü veya güdümsüz füzelerdir. Bir veya birden fazla savaş başlığına sahip olabilir. Genellikle nükleer, kimyasal ve biyolojik başlıkları taşılar. Kıtalararası balistik füzelerin 10.000km’den daha fazla yol aldığı bilinmektedir.  Ateşlenen füze atmosferin üstüne çıkar ve yay şeklinde
hareket ederek hedefe ulaşır.

İlk uzun menzilli balistik füzeyi geliştiren kişi 2. Dünya savaşı sırasında Alman bilim adamı Wernher von Braun’dır. Kendisi mevcut füze teknolojisini geliştirme üzerine uzun süre Nazi Almanya’sında çalışmış, savaş sonrası da ekibi ile birlikte Amerika’ya yerleşen Wernher von Braun ve arkadaşları ABD adına çalışmaya başlamıştır. Hakkında çok sayıda savaş suçu suçlaması bulunsa da herhangi bir yargılamaya maruz kalmamıştır. Elinde bulundurduğu roket teknolojisine ait bilgi ve deneyim işlediği suçlara karşı hayatını koruyacak kadar değerli ve önemliydi.

Gel gelelim günümüzün savunma sistemlerini çaresiz bırakan motoruna, “SCRAMJET”. Ramjet motorların hipersonik hızdaki sistemlerde yerini yeni teknoloji olan Scramjet motorlar alıyor. Bu motor teknolojisinde ise oksijeni içinde barındırmıyor. Bünyesindeki hidrojen yakıtı ile tepkimeye giriyor ve oluşan güçle hız hipersonik seviyeye çıkıyor. Aslına bakılırsa Ramjet’in bir türü olan scramjet (Supersonic Combustion ramjet) motoru farklı olarak bir yanma bölümüne sahiptir. Scramjet füzeler ise yanma bölümleri ile Ramjet ve diğer tür füzelerden ayrılır. Motor teknolojisi sayesinde atmosfer dışına çıkıp hızlı şekilde dönerek süzülme hareketi yaparak hedefine doğru yol alır.

Scramjet motor teknolojisi üzerinde çalışan ve “olumlu” sonuç alan ülkelere hangileri? Başta ABD, Rusya ve Çin olmakla birlikte Hindistan ve Brezilya’da bu teknoloji yarışında yerlerini alıyor. ABD’nin şu an kadar yapmış olduğu testlerde 9.8 mach hıza ulaştığı ve aktif şekilde kullanıma hazır olduğunu, Rusya’nın da benzer şekilde 9 mach hıza ulaştığını, Çin’in de benzer hızlara ulaştığını ancak hedefe tam isabet noktasında sorun yaşadığını duyurduğunu biliyoruz. Rusya’nın füze teknolojisinde Sovyetlerden beri iyi olduğunu göz önüne alırsak bu durum sürpriz olmasa da Çin’in ani ve hızlı gelişimi ABD başta olmak üzere bir çok ülkeyi şaşırttı. Şu an da 3 ülkenin aktif kullanılabilir bu sisteme sahip olması dışında bu kabiliyete yakınlaşan Hindistan ve Brezilya’nın durumuna bakarsak Avrupa kıtasında Rusya’nın bu güce sahip tek ülke olması bir çok dengeyi de değiştireceğe benziyor.

Hipersonik füzelerle birlikte ne değişti?

Bu füzelerin hızlarına bakıldığında ses hızının en az 5 katı hızla hareket ediyor olmalı mevcut savunma sistemlerinin çaresiz kaldığını gösteriyor. Yani ne kadar iyi bir savunma sistemine sahip olursanız olun bu füzelere karşı savunmasız kalıyorsunuz. Radarın algılaması veya reaksiyon vermesine fırsat bırakmayan bu füzeler artık savunma ve saldırı sistemlerini kökten değiştiriyor. Nasıl ki insansız sistemlerle birlikte özellikle hava araçları ile değişen taktik anlayışı artık tamamen değişmekte. En ileri radar sistemine sahipte olabilirsiniz ancak bunlara karşı koyamayışınız, SİHA’lara karşı çaresiz olan kara sistemlerini hatırlatıyor. Radarda tespit etseniz dahi savunma için kalkacak füzenin bunu yakalamasına şu an için imkân yok.

Bu konuda nasıl bir önlem alınabilir. Bu konuyu bir sonraki yazıda ele alacağız.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu