Anadi̇l Eği̇ti̇mi̇n İslamî, İnsani̇,Demokrati̇k Hakları

Anadil kişinin kendini en iyi ifade ettiği, en iyi konuştuğu ve karşısındakiyle en kolay şekilde iletişime geçtiği aygıttır. İnsanın ana dili; Binlerce yıldan oluşan kültürün ürünü olup halklarda ana dilleri aracılığıyla kültürlerini gelecek nesillere aktarırlar. Konuşulamayan diller zamanla unutulur; bununla beraber tarihi ve kültürü de zamanla unutulmaya mahkûm olur. Tarihten günümüze birçok dil tarihin tozlu saflarında kalarak unutulmaya yüz tutulmuş ve maalesef günümüze gelmemiştir. Yaşadığımız medeniyet ve coğrafyada farklı diller ortak bir medeniyette buluşmuş ve büyük bir kültür ortaya çıkmıştır. Nitekim bazı kadim diller hala bu medeniyetin parçası olup varlığını sürdürmektedir. Bu dillerden biri olan ve kadim bir geçmişe ve kültüre sahip olan Kürtler dili olan Kürtçe yasaklandığı halde varlığını sürdürmüştür.

Osmanlı devletin de Kürtler vardı. Kurtuluş savaşında her cephede Kürtler yer aldı . Türkiye’nin kuruluşunda Kürtler de bulundu ve kuruluşunda bizatihi yer aldılar. Bu kadim halkın dili binlerce yıl korunmuş ve günümüze gelerek ortak bir medeniyetin parçası olmuştur. Günümüzde Kürtçenin devam etmesi ve nesilden nesille geçebilmesi için okullarda seçmeli olarak yer almalıdır. Ama şimdi bazı kesimler bu dilin seçmeli olmasını dahi tahammül edemeyerek diyorlarki: Kürtçe Dili seçmeli ders olmasın. Bu hususta “cefa da Kürtler olsun ama Sefada olmasını istemiyorsunuz” anlayışından toplumsal hiçbir fayda sağlanamaz. Bu anlayışa ancak ve ancak medeniyet olarak verilecek tek cevap Hadi oradan! ALLAH’IN halklara bağışladığı bu hakkı gasp etmek kimsenin hakkı değildir.

Türkiye’de 25 milyondan fazla Kürt nüfusunun yaşadığı bilinmektedir. Bu 25 milyon insanın anadili de Kürtçedir. Yani Türkiye’de üç kişiden biri Kürt’tür.  Bunların dillerini yok saymak varlıklarını inkâr etmektir. Bu sebeple bir milleti var eden dilidir ve bir milletin dilini yok saymak; bir milleti yok etmek anlamına gelir. Yok etmenin bir diğer anlamı da soykırımdır. Asıl soykırım bir milletin dilini, kültürünü, tarihini sok saymaktır. Amin Maalouf diyor ki: “Dünyada en büyük terörizm, bir insanın ana diliyle bağını koparmaya çalışmaktır.”

Kürtlerin anadiliyle bağının koparılmaması için Seçmeli Kürtçe dersine her vatandaşın destek vermesi gerekir. Eğer bugün bizler, Seçmeli Kürtçe dersine sahip çıkmasak; Kürt dili gelecekte evler de sokaklarda caddeler de köy ve şehirlerde konuşulmayacaktır. Yaşanmayan diller statüsüne geçecek. Halkı ve dili olan ama yaşanmayan “DİL” olacaktır. Bu durum tüm coğrafyamızın ve medeniyetimizin sorumluluğunda olmalı ve bizlerin yani hepimizin sahip çıkması gerekir

 

ANADİL DE EĞİTİMİİSLAMİ BİR HAKTIR

Türkiye de yaşayan bütün Kürtlerin Ana dillerinde eğitim hakkı en doğal hakkıdır. Doğuştan gelen doğal bir hak olup aynı zamanda İslami bir haktır. Anadili yok saymak ALLAH’I yok saymak anlamına gelir çünküALLAH’IN ayetini yok saymaktır ve ALLAH’A karşı çıkmakanlamına gelir.

Bütün diller ALLAH tarafında yaratılmıştır. Dillerin farklı olması ALLAH’IN kudretinin göstergesidir.  Bu hakka karşı çıkmak ALLAH’IN Kürtlere verdiği hakkı kulun el uzatması demektir.

ALLAH katında bütün insanların eşit olduğu, üstünlüğün yalnızca takvada olduğunu söylemektedir. Takva ise ALLAH’IN emir ve yasaklarına uymaktır. İnsanların, milletlerin, ulusların birbirinden üstünlükleri olmadığı gibi hiçbir dilin de birbirinden üstünlüğü yoktur.  Bütün diller yeryüzünde eşit haklara sahiptir. Hiçbir dil de eğitim engellenemez ve yasaklanamaz. Milletlerin en doğal hakkı anadillerinde eğitim almasıdır. Bu sebeple her vatandaşın Kürtçe seçmeli dil kampanyasına kendi sosyal medya hesaplarında ve fiili olarak desteklemesi gerekir. Bu Müslümanların sorumluluğunda olması gerekir çünkü bir medeniyetin ortak paydası olan ve tarihiyle, edebiyatıyla İslam medeniyetinde yer almıştır. Bu medeniyet tüm Müslümanların ortak sorumluluğundadır. Asıl mesele Kürtçe dili yok saymak anlamına gelmez bilakis İslam medeniyetin parçasına el uzatmak anlamına gelir.

 

ANADİL DE EĞİTİMİ İNSANİ BİR HAKTIR.

Bütün halkların kendi anadilde eğitim almaları evrensel bir haktır. Bu hak devlet tarafından anayasa ile güvence altına alınmalıdır. Bu da demokratik devletin gereğidir.

Gelinen süreçte Türkiye’de bu evrensel hakkı devletin en yetkin kişileri tarafından dillendirilmektedir. Milli Eğitim Bakanı Kürtçe dersi seçenler sayısı çok olursa ona göre de Kürtçe öğretmen ataması yapacağını açıklamıştır. Kürtlerin Ana dilde eğitimi için bir umut ve fırsattır. Türkiye’de Resmi dilin yanında Anadilde eğitim imkanın sağlanmasını kıvılcımıdır. Türkiye de siyasiler, dernekler, sendikalar ve duyarlı vatandaşların desteğiyle 7 Şubat 2022’e kadar Seçmeli ders olarak Kürkçe seçilirse; Kürt dili önündeki engeller kalkacağına inanıyorum. Nitekim hem devlet adamları hem de birçok siyasi temsilciler bu konu üzerinde anadilde eğitimin gerekliliğine ve önemine dikkat çekmişlerdir.

Anadilde eğitim konusunda AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş “Anadil ana sütü gibi helal” açıklamasıyla katıda bulunmuştur. Aynı şekilde HDP de Seçmeli Kürtçe dersi için yapılan kampanyalara destek olmuştur. Kürtçe seçmeli derse, anadile sahip çıkarak, Kürtçe anadilin korumalı ve geliştirmeyi söylemlerini dile getirmişlerdi. HDP 2013 yılında okullarda seçmeli Kürtçe derslerinin seçilmesine ise sahip çıkmamıştı ve karşı bir kampanya sergilemişlerdi. Bu tavrı yapmamaları dahilinde belki de 10 yıldır okullarda Kürtçe dersi öğrenciler tarafında seçmiş olunacak ve Kürtçe dili bu hususta okullarda daha etkili bir programa sahip olacaktı Anadil eğitimi konusunda çok yol alınmış olunabilirdi. Yanlış yaptığını anlayıp; doğruya yönelmekte, yanlışın neresinde dönülürse kardır mantığı da doğru bir davranıştır.

Bunun yanında bazı siyasiler ve sivil toplum kuruluşları vb.  Kürtçe seçmeli dersine karşı söylemleriyle Kürtleri ve dillerini yok sayma da direndiklerini görüyoruz. Bu demek oluyor ki: bir dili yok saymak bir halkı yok saymak anlamına gelir. Kürtlerin dillerini ve kendilerini yok sayanların zihniyeti 1960, 1970, 1980 ve 1990’lı yılların zihniyetidir. Bu zihniyete sahip olanlar Kürtlerin varlığını tanımayan, tanınmasını istemeyen, bitmesini, yok olmasını isteyen zihniyetlilerdir. Bunlar darbeci, ceberut zihniyetli insanlardır olup bu düşünceye sahip olanlar Kürtlere karşı inkâr ve asimilasyonun devamını isteyenlerdir. Bu fikir medeniyetimizin en büyük düşmanı olmuştur. Çünkü dil soru hiçbir zaman bu medeniyette problem olmamıştı.

Türkiye’de bu düşünceye sahip parti ve gruplar hiçbir zaman halkın oylarıyla iktidara gelmemişlerdir. Bunlar silah gücü ve arkalarındaki karanlık güçlerin desteğiyle yönetime gelip insanlarını yönetmişler ama yönetmekte başarılı olmamışlardır. Toplumu modernleştirmemişlerdir, toplumu maddi ve manevi olarak ileriye taşımamışlar aksine yükselen sesleri, konuşan dilleri ve düşünen başları engellemekle zaman geçirmişlerdir. Bu düşüncedeki kişiler baktığımızda Türkiye’ye en büyük zararı verenler olmuşlardır. Kötülerin isimleri nasıl anılmıyorsa, unutuluyorsa Türkiye’ye zarar veren bu zihniyetteki insanlarda tarihin karanlık çöplüğünden yeri almışlar ve isimleri bile anılmıyor unutulmuşlardır.

ANADİL DE EĞİTİM DEMOKRATİK BİR HAKKIDIR.

Kürtlerin ana dilde eğitimi demokratikve meşru bir haktır.  Ana dilde eğitim programı düşüncesi siyasi ve ideolojik çekişmelerin dışında olmalıdır. Siyasi ve politik arka planları olmamalıdır.

Bugün Dünyanın en gelişmiş devletlerinde birden fazla dilde eğitim verilmektedir. ABD, Kanada, Çin, Fransa, İspanya, Almanya, İsviçre, Belçika ve daha birçok ülkede iki dil, üç dil, dört dil olmakla beraber eğitim verilmektedir. Bu ülkelere baktığımızda farklı dillerde eğitim olanakları sağladığı için bölünmediler, küçülmediler, gerilemediler. Aksine iki, üç veya dört farklı dillere eğitim olanakları sağladıkları için geliştiler, büyüdüler ve dünyanın en gelişmiş devletleri oldular. Farklı dillere sağladıkları olanaklarla kendi ülkelerinde çok dilli, kültürlü, özgür ve yaşanır bir ortam oluşturdular şu an da birçok ülkenin vatandaşı bu ülkelerde yaşamak istemektedir.

Türkiye’de bugün bile TBMM’sin de bir milletvekili hatip kürsüsüne çıktığında konuşmasını Kürtçe selamlaşmayla başlarsa bakıyoruz ki Halkın meclisinde kıyamet koptuğuna üzülerek şahit oluyoruz. Halkın temsilcileri olan bazı halkın vekilleri seslerini yükselterek. Konuşmacının yani hatibin konuşmasını tamamlanmasına izin vermediklerine çoğu kez görmüşüz ve üzülmüşüzdür. Gönül ister ki Kürt Dili bir siyasi malzeme olmamasıdır ve meclisteki herkesin bütün dillere saygısı olduğu gibi Kürtçe ’ye de saygı göstermesidir. Kürtleri özen başka bir olayda TBMM’sinde Kürtçeye “X” matematikte bilinmeyen sayılar için kullanılan X sembol. Kürtçe için kullanılması ‘ X, bilinmeyen dil’ olarak kayıtlara geçmesi Kürtleri yaralamaktadır. Meclisin bu yanlıştan en kısa zamanda dönmesi umut ediyoruz.

Türkiye genelinde aktif 116 siyasi partinin ve TBMM’sinde grubu alan-olmayan bütün siyasi, partiler ve Türkiye’deki bütün sivil toplum kuruşları Kürtçenin Seçmeli Ders eğitimine canı gönülden destek olmalıdır. Türkiye’de Anadilin korunması ve geliştirilmesi en büyük katkıyı da meclisin çıkaracağı kanunlarla anayasalarla güvence altına alınmalıdır. Bu toplumumuzun ortak bir medeniyete tabi olduğunun göstergesi olacaktır. Binlerce yıl aynı medeniyeti oluştururken hiçbir zaman sorun olmayan farklı diller; bugün sorun haline getirilmemelidir. Bu değerler geçmişimizden bugünümüze bizleri getiren yegâne şeylerdir. Edebiyatımız, ekonomimiz, sosyal hayatımızı her alanında var olan bir dil var olamaya devam etmelidir.

Bu duygu ve düşüncelerle selam ve dua ile… Kenan EREN

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu