Asakir-i Mansurey-i Muhammediye’nin Kuruluşu ve Osmanlı Devletine Etkisi

ÖZET

Asakir-i Mansure-i Muhammediye ( Muhammed’in zafer kazanmış orduları), yeniçeri Ocağının Vaka-i Hayriye ile kaldırılmasından sonra Sultan II. Mahmut tarafından 1826 yılında kurulmuş yeni ordunun adıdır.Dindarların tepkisini azaltmak için Muhammediye ismi eklendi. Asakir-i Mansure-i Muhammedîye’nin başına ilk olarak ‘serasker’ unvanıyla eski yeniçeri ağalarından Ağa Hüseyin Paşa getirildi. Asakir-i Mansure-i Muhammediye ‘tertip’ adı verilen sekiz birlikten meydana gelirdi. Her tertibin başında ‘binbaşı’ adında bir komutan bulunurdu. Bu binbaşılar ‘baş binbaşı’ya bağlıydı. Her tertip 16 ‘saf’tı. Her saf bir yüzbaşının komutasındaydı. Her yüzbaşının iki ‘mülazım’ yardımcısı vardı. Her tertipte bir top bulunurdu. Toplara ‘Topçu başı’ denilen bir subay komuta ederdi. 16 saftan oluşan tertipler sekiz sağ ve sekiz sol olmak üzere ikiye ayrılmıştı. Bunlara ‘sağ kolağaları’ ve ‘sol kolağaları’ atanmıştı. İki yıl sonra bu örgüt yeniden düzenlenerek ‘tertip’lere ‘alay’ ve komutanlarına ‘miralay’ dendi. ‘Saf’ terimi ‘bölük’ olarak değiştirildi. Her alay, binbaşı komutasındaki üç taburdan meydana getirilmişti. Sol ve sağ kolağası adını alan iki subay, bir kâtip, bir sancaktar, her bölüğe ‘yüzbaşı’ ve ‘Mülazım’lar den ayrı olarak bir ‘başçavuş’ ve bir ‘bölük emini’ atanmıştır. Her alayda ‘miralay’ yardımcısı bir ‘kaymakam’ bulunurdu. İki alay bir ‘mirliva’nın ve üç alay bir ‘ferik’in komutası altındaydı. Miralayın üstü subaylara ‘paşa’ denirdi. Asakir-i Mansure-i Muhammediye’nin en büyük komutanı ‘müşir’di. Bu orda Osmanlı devletinin askeri gücünü artırmak ve yıllardır bir kangren haline gelen yeniçerilerin devlet içindeki etkinliğini bitirmek için hayırlı bir olay olarak görülüp ve kurulmuştur.

.

Anahtar Kelimeler: II Mahmut, Yeniçeriler, Vaka-i Hayriye,

  Giriş

Çok güçlü bir dönemde imparatorluğun idaresini eline almak zorunda kalan II. Mahmut’un giriştiği ıslahat hareketleri hakkında bilinenler yetersizdir. O sadece ıslahatçı bir padişah olarak bilinir, ıslahat yaparken karşılaştığı güçlükler ve yeniliklerin niteliği üzerinde pek durulmaz. Örneğin Osmanlı imparatorluğunun yıkılışına kadar askeri teşkilatında önemli bir rol oynayan redif askeri fikri onun zamanında ortaya atılmış ve uygulama alanına konulmuştu.

II. Mahmut tahta geçtiği sıralarda Osmanlı imparatorluğunun iç ve dış güvenliği iyice sarsılmıştı. 1768’den beri yapılan savaşlarda Osmanlı orduları hep yenilmiş, büyük toprak parçaları düşman eline geçmişti. Özellikle 1789 dan itibaren Fransız büyük devriminin de etkisiyle gelişen milliyetçilik fikirleri, imparatorluğun sınırları içinde hızla yayılmıştı.

Bir yandan milli isyanlar olurken diğer taraftan, Müslüman eyaletlerde de daha başka nedenlerle yer yer isyanlar baş göstermişti. Merkez ordusu durumunda bulunan yeniçeri ocağı uzun bir süreden beri görevini yapamaz olmuştu. Ne iç isyanları bastırmada nede diğer devletlerle yapılan savaşlarda yararlılık göstermiyorlardı. Bu yüzden 18 yüz yıldan beri askeri teşkilatta bazı düzeltmeler ve yenilikler yapılmaya başlanmıştı. Ama istenilen nitelikte bir ordu kurma olanağı bulunamamıştı.

II. Mahmut kendisinden önce yapılan ıslahat ve bu arada askerlik alanında girişilen olumlu olumsuz çabaları çok iyi biliyordu. Aynı hatalara düşmek istemiyordu. Bunun için kademeli bir şekilde yeniçeri ocağını düzeltmek, bu mümkün olmazsa kaldırmak amacında idi. Devrinin ilk yıllarında Bayraktar Mustafa Paşanın teşvik ve desteği ile önceleri yeniçeri ocağını bir yana bırakarak yeni modern bir askeri birlik kurmayı denedi. III. Selimin kurduğu askerine benzer sekban-ı cedid ocağını oluşturdu. Avrupa usulünde eğitim ve öğretim görerek gelişmeye başlayan bu ocağın yanı sıra, yeniçeri ocağına da çeki düzen vermek için harekete geçilince bilindiği gibi yeniçeriler ayaklanarak yeni düzenin önderliğini yapmakta olan Bayraktar Mustafa Paşayı öldürmüşlerdi. Kanlı olaydan sonra zorbalıklarını artıran bu ocakla artık devlet güvenliğinin sağlanamayacağı iyice anlaşılmıştı. Nihayet yunan isyanlarında hiçbir başarı göstermemeleri bardağı taşıran son damla olmuştu. Yeni bir askeri ıslahat için yapılan uzun görüşmelerden sonra tek çıkar yol olarak ‘’Eşkinci ‘’ adı altında modern bir birliğin kurulması fikrinde birleşildi. Eşkinci ocağı da kuruluş bakımından Nizam-ı cedit ve Sebkan-ı Cedit’e benzer olmakla beraber yeniden asker yazma yerine, yeniçeri ortalarının her birinden 150’şer kişi seçilecek bunlar eşkinci ocağı için modern bir şekilde eğitileceklerdi. Kısa bir süre içinde bu gerçekleştirilmiş ve talimler başlamıştır. Ne var ki, yeniçeriler bu ocağa da karşı çıkmaktan geri kalmadılar. Yapılan ve yapılacak ıslahatlardan çıkarları zedelenenlerle, eğitim ve öğretimden hoşlanmayan yeniçeriler iş birliği yaparak tıpkı nizam-ı cedit ve sekban-ı cedit ocaklarına karşı yürüttükleri propagandayı bu ocağa karşı yapmaya başladılar. Onlara göre, yapılan yenilikler kâfir icadı idi. kâfirleri taklit etmek dinsizlikti. En kısa sürede bu usulden vazgeçilmeli sorumlularında başları kesilmeliydi. [1] Yeniçeriler zorbalık ve kargaşa ortamı çıkarmaya çalışarak ellerinden gidecek olan imtiyazlarını korumak için kâfir usulü yaygarası çıkararak yapılan düzenleme ve yeniliklere engel olmaya çalışmışlardır. Bunu üzerine II. Mahmut uzunca bir süredir disiplin ve düzenin kalmadığı, fitne ve fucur yuvası haline gelmiş olan yeniçeri Ocağını 17 Haziran 1826 tarihinde yayınlamış olduğu bir ferman ile ilga etmiştir. Ocağın ilgası ile beraber ortaya çıkan askeri boşluk ise Hz. Peygamberin adına izafetle Asakir-i Mansure-i Muhammediye adı verilen Avrupa tarzı yeni bir ordu kurulmuştur. Yeni ordunun başına serasker unvanıyla eski yeniçeri ağası Hüseyin Paşa atanmıştır.[2]

Asakir-i Mensure-i Muhammediyenin Kuruluşu

Yeniçerililerin kaldırılmasından hemen sonra II. Mahmut Süleymaniye’deki Ağa kapısının bundan sonra Serasker kapısı adı ile anılmasını bildirmiş ve 7 Temmuz 1826 tarihinde bu teşkilata ait birde kanunname yapmıştır. Kanunnameye göre önceleri 1200 kişilik olması düşünülen bu teşkilat, 1500’er kişiden meydana gelen ve tertip adı verilen 8 birliğe ayrılmış her birliğin komutası binbaşı rütbesinde bir subaya verilmiştir. Sekiz tertipten sırasıyla serasker kapısında İstanbul’un asayişinden sorumlu olacak altısı Davud Paşa ve Rahmi ile Üsküdar’daki kışlalarında bulunacaklardı. Her tertip sağ ve sol olmak üzere iki kola ayrılmış, her kolun başına ağa-yı yemin (sağ kolağası ) ve ağayı yesar ( sol kolağası ) unvanı ile birer subay getirilmiştir. Her kol 100 kişiden olmak üzere ‘’Saf’’ adı ile 6 kısma bölünmüş her safın başına bir yüzbaşı atanmıştı. Yüzbaşının emri altında bulunan her on erin biri onbaşı rütbesinde idi. bundan başka her kolun içinde kol mülazımı, yüzbaşı mülazımı, sancaktar, çavuş, topçu ağası, topçu kalfası, topçu araba, cephane ve mızıka mürettebatı, saka, birde nefer kâtibi vardı.

Kanunnameye göre ocağın tertibi miktarı idaresi şöyledir; öncelikle İstanbul’da serasker paşa emrinde 12 bin neferi kapsayan 8 tertip oluşturulacak bu tertipler birinci, ikinci, üçüncü vs. şeklinde isimlendirilecekler. Her tertibe bir binbaşı her binbaşı maiyetine sağ ve sol kolağaları, yüzbaşılar, imamlar, nefer kâtipleri, mehterhane takımı, mühendis, hekim ve cerrah neferleri mevcut olarak, her bir tertip zabitler de dâhil 1.527 neferden oluşacaktır.[3]  Ordu Avrupa tarzı ve modern bir şekilde oluşturuldu. Osmanlının son dönemlerde kanayan yarası haline gelen yeniçerilerden kurtulmuş ve hükümdara daha çok bağlı olan ve daha düzenli disiplinli bir ordu kurulmuştur. Sultan Mahmut yeniçerileri ortadan kaldırdıktan sonra devletin diğer kurumlarında da işi sıkı tutmaya çalışmış ve disiplini ve tertibi ön planda tutmuş ve buna göre faaliyetlerde bulunmuştur.

II. Mahmut ayrıca donanmayı ve diğer ocakları adam etmek içinde tedbirler almıştır. Ocaklara talim ve disiplin getirmeye çalıştı.[4]   

Osmanlı imparatorluğunda, reformların gerçek başlatıcısı sıfatını, sultan Mahmut’a tanımalı hiç kuşkusuz. Bütün hükümdarlığı boyunca 81808-1839) büyük devletlerle ve kimi eyaletlerde ağır güçlüklere karşın devletin kemikleşmiş idari sistemini yenileştirme amacına dönük bir siyaset güttü. Orduya büyük değişiklikler getirdi ve Osmanlı toplumunu etkileyen çevrelerin anlayışlarını değiştirmeyi aradı. Sarsıntısız ve direnişsiz olmadı bütün bunlar, hatta içerde başkaldırılarla karşılaşıldı.[5] Bütün bu olumsuzluklara rağmen sultan Mahmut başarılı bir ıslahat ve değişim süreci işlemiş ve başarılı bir şekilde uygulamıştır. Sultan Mahmut’un en büyük yeniliği şüphesiz yeniçeri ocağının kaldırılmasıydı, ocağı kaldırarak son dönemlerin kangreni olarak nitelenen hadiseyi bir nevi çözüme kavuşturmuştur. Bu süreçte çeşitli zorluklarla karşılaşsa da üstesinden gelmeyi başarmıştır. En nihayetinde Sultan Mahmut hayırlı olay olarak nitelendirilen yeniçeri ocağını kaldırarak yerine Asakir-i Mensurey-i Muhammediyeyi kurmuştur. Osmanlı imparatorluğunun ordu yapısında büyük bir değişiklik yaparak devletin daha güçlü ve ordu yapısının daha disiplinli olmasını sağlamıştır. Bazı kesimlere göre ise; Yapılan reformlar neticesinde Osmanlı ordusu profesyoneller yerine zorunlu askerlikle mükellef Müslüman köylülerden kurulu bir orduya dönüşmüş, ilk mektepli subaylar mezun olmuş ve muharebe meydanlarında yerlerini almış, Osmanlı ordusu Avrupalı danışmanların bir laboratuarı haline gelmiştir. Yazarlar tarafından da ifade edildiği gibi bu dönem reform hareketleri doğru yönde atılmış yetersiz adımlar olarak kalmıştır. Batılı askeri gözlemcilerin yeni kurulan mansure birlikleri ile ilgili tespitlerinin aktarıldığı paragraf bu gerçeği gözler önüne seren çarpıcı ve trajikomik örneği; ‘’ batılı askeri gözlemcilerin hayret dolu bakışları altında, mansure subayları birliklerini Napolyon öncesi taktik ve tekniklere göre eğitmeye çalışıyorlardı. Askeri bilgi birikimi ve tecrübe o kadar azdı ki çoğu temel eğitim konuları bile icra edilemiyordu. Sultan Mahmut’un geometrik şekillere düşkünlüğünü bilen alay komutanları, askeri açıdan saçma ve kullanışsız olsa da garip geometrik şekillerde muhabere düzenleri icat ederek padişahın teveccühünü kazanmaya çalışıyorlardı.’’[6] Bu şekilde sultan Mahmut’un reformlarını ve düzenlemelerini beğenmeyen eleştiren kesimlerde vardı. Yeni ordunun yetersiz ve donanımsız olduğunu savunan kesimlerde vardı. Avrupalı eğitmenlerin yetersiz ve ciddi eğitim vermediklerini kurulan ordunun gerekli bilgi ve beceriyle donatılmadığını savunuyorlardı. Tüm bu görüşleri harmanlayıp sonuca varmak gerekirse Sultan Mahmut yeniçeri ocağını kaldırarak devletin bekasını bir nevi güvence altına almıştır. O zamanlarda yoldan çıkmış söz dinlemeyen ve başına buyruk bir ordu vardı. Tüm bunlara rağmen sultan Mahmut’un yeni orduyu kurması Osmanlı devletinin geleceği açısından daha yararlı bir faaliyet olmuştur. Asakir-i Mansurey-i Muhammediye ordusu söylenenlere rağmen şartlara göre kurulması gerekli bir yapı olmuştur.

Asakir-i Mansure-i Muhammediye Kanunnamesine göre Mekân, Eğitim, Giyim Kuşam, Tay inat, İzin, Maaş ve Benzeri Hususlar

  1. Mekân  

İstanbul içinden ve taşradan tahrir olan on beş yaşından küçük çocuklar, yaşları el verinceye kadar diğer mansure nefer atının ikamet ettiği seraskerlik, Davut paşa ve rahmi çiftliği kışlalarından ayırt edilmişlerdir. Bu münasebetle, çocuk neferlere boş bulunan Acemi oğlan kışlası Talimname adı ile tahsis edilmiştir.

  1. Görevliler ve vazifeleri

Nizamnamede, talimhaneye ve vekilharç, yüzbaşı mülazımı ve hoca unvanlarında ve sivil askeri memurların görevlendirildiği görülüyor. Bu memurlardan vekilharç ünvanlı mutemet, diğerlerinin amiri kabul edilmiştir. Nizamnamede vekilharcın görevi ‘…tayin atın ahz u taksimi ve talimhanenin tenzif ve tahkiri ve cümlesinin teftiş ahvalleri kendisine muhavvel ve’l-hâsıl talimhaneye dair hususat kendisinden mesul olunmak…’’ şekillinde tarif edilmektedir. Yüzbaşı ve yardımcısı yüzyaşı mülazımı, rütbe ve yetki bakımından vekilharcın altında, hocanın üzerinde kabul edilmiştir. Tayin edilecek olan yüzbaşı ve mülazımın’’… münasıp ve ehli ırz..’’ kimseler arasında olması ile ‘’…müste’ad ve hak şükür…’’ ehli olması nizamname de şart olarak belirtilmektedir. Yüzbaşı herhangi bir sebeple görevden ayrılırsa yerine mülazımı yüzbaşı olarak tayin edilecektir. Mülazımlığa de yukarıda belirtilen şartlara uygun birisi seraskerlik tarafından tayin edilecektir. Bu çocuklara her gün tahsis edilen uygun vakitlerde tüfek talimi, harp sanayine müteallik hususları gösterme ve askeri talim yaptırmak için bir yüzbaşı ve ona yardımcı olarak bir yüzbaşı vekili, Bab-ı Seraskeri tarafından tayin edilecektir. Bu arada nizamname uyarınca, subaylar, çocukların içinde askerliğe istidadı olanlardan bazılarını onbaşılığa tayin etme yetkisine haiz kılınmışlardır. Subayların, çocukların hal ve hareketlerine, terbiyelerine devamlı surette dikkat etmesi; ‘’ … on beş yaşlarına gelenlerin zabitleri tarafından Bab-ı Seraskeri ’ye bildirilmesi ve onların istidadına göre asakiri mansureyi tertibatının içinde neferlikten onbaşılığa kadar veyahut katiplik ve aher hizmetlerden herhangisine münasip görünür ise tahrir ve istihdam olunması hususları…’’ görevleri arasında yer almaktadır.

Son olarak ta, vekilharç, yüzbaşı ve Yüzbaşı Mülazım’ının rütbece altında bulunan hoca, talimhane görevlileri arasındadır. Hoca, çocuklarının askerlik dışındaki eğitimleri ile ilgilenmek üzere görevlendirilmiştir. Hoca tahsisinin. Kadısı marifetiyle yapılacağı ve bunun için Kadı Efendi’nin imtihan yapacağı, imtihanda başarılı olanın onun tarafından tayin edileceği ifade edilmektedir.

  1. Eğitim

Eğitim çocuklar hoca ve zabitlerin idaresi altında idare edileceklerdir. Talimhaneye tayin edilen hoca, çocuklara her sabah kuranı kerim, mesail-i diniye, ilmihal ve resm-i hat dersleri verecektir. Dini eğitim bir parçası olarak da çocuklardan, vakit namazlarını hocanın imamlığında kılmaya özen göstermeleri istenmekteydi babı seraskeriye tarafından tayin edilen yüzbaşı ve yüzbaşı mülazımı, çocuklara harf tekniklerini talim ettirecektir. Çocuklar istidatları ve kabiliyetleri anlaşıldıktan sonra ya asker olacaklar yâda tedris edildikten sonra hangi sanata ve fenne meyilleri varsa ona göre yetiştirileceklerdir. Buna göre yazmaya ve okumaya istidattı olanlar asakir-i mensurenin kitabetinde yada bab-ı ali kalemlerinden birinde katip, sanata meyilli olanlar ise tüfek kundakçısı ve çakmakçısı yada mühendis olabileceklerdir.

  1. Maaş

Nizamname uyarınca vekil harç ve yüzbaşıya aylık yüzer kuruş, yüzbaşı mülazımına seksen ve hocaya atmış kuruş maaş tahsis edilmiştir. Çocuk neferlere aylık beşer kuruş tahsis edilirken, aralarında on başlılığa terfi edenlere ise altışar kuruş maaş tahsisi yapılmıştır.

  1. Tayinat

Çocuklara verilen tayinat miktarı hakkında nizamnamede asakir-i mensure-i kanunnamesine atıf yapılarak ‘’ yiyecekler için nefarat-ı saire misullü  tayinat tahsisi ‘’ yapılacağı ifade edilmektedir. Asakir-i mensure kanunnamesi gereğince; çocukların tayin atı şöyledir: sabah ve akşam olmak üzere iki öğün yemek verilecektir. Sabahları yalnız ekmek ve çorba akşamları ise yahni yemeği verilecektir. Haftanın pazartesi ve Cuma günleri akşam yeneceklerin listesine bazen pirinç bazen de bulgur pilavı eklenecektir. Sabahları verilen çorba dönüşümlü olarak pirinç ve mercimekten yapılacaktır. Bunlara ilave olarak askerlere yeterli miktarda soğan tuz ve yağda verilecektir. Askerlerin ekmek tayınları zahire eminince tahsis olunan fırından, et tayinlarıda kasap başı ağa tarafından verilecektir. Diğer tayınları ise asakir-i mensure nazırları tarafından satın alınacak ve yapılan masraf mukataa hazinesi tarafından ödenecektir. 27 rebiyü’l- evvel 1242 / 30 Ekim 1826 tarihinde askerlerin tayınları artırılarak, her bir yüz altı subay ve neferden oluşan her bir safın günlük ekmek tayini yirmi ekmek daha artırılmıştır.

  1. Giyim ve Kuşam

Çocuklara kapılınca buğası veya yelken bezinden yelek, nimten potur ve başlarına kabaca çukadan sade şeritli sabura giysi olarak verilecek. Ayrıca, ağaçtan yapılmış tüfek verilecektir.

  1. Giriş Çıkış

Talimhaneye dışarıdan kimsenin alınmaması emredilmekte çocuklarında gelişi güzel dışarıya Salı verilmemesi hususunda talimhane görevlileri ikaz edilmektedir.

  1. Nöbet

Talimhanenin her türlü kolluk görevi asakir-i mansure zabit neferleri tarafından yerine getirilecektir. Hali hazırda asakir-i mansure istanbulun belirli yerlerinin kolluk hizmetini yerine getirmekteydi. Talimhanenin kapısına da dönüşümlü olarak

  1. İzin

       Aileleri İstanbul da bulunanlar ebeveynlerinin olurları alındıktan sonra haftada bir gün izinli olarak evlerine gidebileceklerdir.

       Talimhaneye yerleştirilen çocuk sayısı hakkında kayıtlar belli bir sayıyı vermemektedir. Ancak padişaha sunulan takrirde görevli kadrosu olarak sadece birer yüzbaşı, yüzbaşı mülazımı ve hoca tahsisi istenmesi, çocuk[7] nefer sayısının yüz civarında olduğunu işaret etmektedir. Çocuk neferlerden onarlı gruplar halinde bölükler oluşturulmuştur. Yüzbaşı ve yardımcısı çocuklara piyade talimi yaptırmakta sorumlu tutulmuşlardır. Bu amaçla çocuklara ağaçtan yapılmış uyduruk tüfekler dağıtılmıştır. Çocuklara günlük harp sanatı talimi yaptırılmakta idi. bunun içinde tüfek kullanımı süngü ile muharebe, hücum, ric’at ve benzeri teknik ve taktik bilgiler yer almaktaydı. Bu askeri eğitimde çocukların derece-i kabiliyet ve isti’datları malum olacağı düşünülmekteydi.

Sultan Mahmut yeni ordunun yapısının oluşması için bu çalışmaları başlatmış ve Asakir-i Mansurey-i Muhammediye ordusunun gelişmesi için yukarda bahsedildiği gibi bir asker yetiştirme politikası yürütmüştür. Batının tekniği karşısında yenilgiyi tatmaya başlayan Osmanlı ordusunun teknik subay ve diğer elamanlarını yetiştirmek amacıyla açılan askeri okullar Türkiye de batılaşmanın öncüleri olmuşlardır. Kurulduğu tarihten beri çok sık yapı ve program değişikliğine gidilen askeri okullarda, kuruluşundan itibaren çok sayıda yabancı uzman ve öğretmenler de görev almışlardır. Osmanlı’nın duraklama döneminden sonra ortaya çıkan, medrese zihniyetinin hâkim olduğu dönemlerde açılan bu okullar, batıdaki örnekleri kadar başarılı olmasalar da birçok bakımdan ülkemize batıda gelişen bilim, teknoloji ve yeni değişim anlayışının taşıyıcısı olmuşlardır.

Eğitim programları incelendiğinde zamanın bütün teknik bilgilerini verebilecek derslerin yer aldığı görülmektedir. Ancak ülkenin henüz o yıllarda yüksek derecede bir teknik eğitim verecek okulu yaşatacak şartlara sahip olmaması özellikle bu okullara öğrenci hazırlayan alt eğitim kurumlarının bulunmaması Avrupa seviyesinde hazırlanan programlara rağmen buradaki derslerin istenilen kalitede verilmemesine sebep olmuştur. Bu eksikliği telafi etmek amacıyla hazırlık sınıfları açılsa da öğrencileri yüksek idari ve teknik eğitime hazır hale getirmek mümkün olmamıştır.[8] Asakir-i mansure ordusunda bu nedenlerden dolayı Avrupa’da ki eğitim ve tekniklere göre eğitim ve öğretim verilememesine rağmen yinede Avrupa tarzlı bir ordu olması olabilmesi yönünde gayret gösterilmiştir.

Asakir-i Mensure-i Muhammediye Ordusunun Osmanlı Devletindeki Gelişim Süreci

Redif teşkilatı bir taraftan bütün sancaklarda kurulurken diğer taraftan teşkilatın işleyişi ile ilgili problemler gün geçtikçe artmaktaydı. Sancak ve kazaların ileri gelenleri idaresine bırakılan taburların modern bir şekilde eğitilmeleri mümkün olmadığı gibi iş güç zaman hakkı talim için toplayan zabitlerden de şikâyet gittikçe artıyordu. Karışıklıkları önlemek ve redif teşkilatını iyi işler bir duruma getirmek amacı ile İstanbul da bizzat padişahın başkanlığında ilgililerle toplantılar yapılıyor yeni yeni kararlar alınıyordu. Haziran 1836 da alınan kararlarla teşkilatın işleyişinde bazı değişiklikler yapıldı. Sancak merkezlerin de senede iki kere yapılan toplu talimlere sancak sınırları içerisindeki bütün taburların birlikte katılmaları yerine münavebe usulü ile bu merkezlerde üçer ay talim görmeleri uygun görüldü. Böylece hem şehir merkezi askersiz kalmayacak ve hem de daha iyi yetişmeleri sağlanacaktı. Ziraat mevsimlerinde halkın zarar görmemesi için de mümkün olduğu kadar ziraatın yapılmadığı aylarda talimler yaptırılacaktı. Talim süresi boyunca askerlerin yiyecek, yatacak, silah ve diğer giderleri devletçe karşılanacaktı. Sancak merkezi olan şehirlerde tıpkı III. Selim devrinde nizam-ı cedit askeri için inşasına başlanan kışlalar gibi kışlalar yapılacak talimlere katılan askerler buralarda kalacaklardı. Yılda iki kere eyalet merkezlerinde büyük talim denilen toplu eğitim ve öğretim için redif askerleri bir araya geleceklerdi. Anadolu yöresinde bu büyük talimlerden ilkinin baharda, ikincisinin ise güz mevsiminde yapılması kararlaştırılmıştı. Ancak ruz-ı kasım (güz döneminin ) Anadolu da ziraat mevsimi olması göz önünde tutularak bu bölgede genel talimlerin yılda bir defa yapılması kararlaştırılmıştı. Senenin hangi aylarında talim yapılacağı ayrıca valilerce saptanacaktı. Redif askerlerinin giderlerini karşılamak için redif-i mansure hazinesi adı ile yeni bir hazine oluşturulmuş Anadolu ve Rumeli de birçok bölgenin geliri bu hazineye ayrılmıştı. Askerlerin aylık elbise ve benzeri masrafları bu hazinece karşılanacaktı. Yalnız talimler esnasında yapılacak masraflar talimin yapılacağı sancak halkından iane adı altında toplanacaktı. Bunun için de sancak mütesellimleri altı aylık bir süre içinde askerler için yapılan masrafların bir defterini tutacaklar, bu defterler tıpkı tevzi defterleri gibi kontrol için altı ayda bir İstanbul’a gönderilecekti. Böylelikle yolsuzluk yapılması önlenilecekti. Ne var ki mütesellimler ve redif subayları buna rağmen halkın sırtından geçinme yollarlına bir yenisini daha eklemişler redif askerleri masrafı karşılığı adı altında halktan gerekenin iki üç misli vergi almışlardır. İncelemek için gönderilen defterlerden bu yolla başvurulduğu anlaşılmış gerçek masraflar dışında halktan fazla bir şey alınmaması için yeni bir yol önerilmiştir. Bu karara göre her sancakta redif masrafı olarak yılda 20,000 kuruş masraf yapılması ve bu yirmi bin kuruşun iki taksitle halktan toplanması uygun görülmüştü. Eğer askerler için yapılan masraf yirmi bin kuruştan fazla tutarsa fazlalık vali ve mütesellimlerin kendi giderlerinden sağlanacaktı.[9] Yeni ordunun işleyişi ve gelişimi için bu tür önlemlerin alınması gerekliydi. Yeni ordu toplumla iç içe sistemli bir şekilde oluşturulmaya çalışılıyordu. Ordu işleyişi ve sistemi suiistimallerin önüne geçilmek için çeşitli tedbirler alınmıştır. Asakir-i Mansurey-i Muhammediye ordusunun sistemi ve yapısına uygun çalışmalar yapılmış ve sistemin oturtulması için çaba gösterilmiştir.

Sonuç

Asakir-i Mansure-i Muhammediye’ye asker alımında kanuna mugayir olarak on beş yaşından küçük çocukların nefer olarak alınması eski acemi oğlan ocağı kışlasındaki talimhanenin de kuruluşunu beraberinde getirmiştir. Talimhane çocuklara askeri eğitim vermiştir. Küçük çocuklar yeteneklerine göre yetiştirilip orduya veya çeşitli alanlara hizmet etmek için yetiştirilmişlerdir. Yeni kurulan ordu yeniçerilerden sonra Avrupa tarzında eğitim ve öğretim dersleri almıştır. Yeni ordu zamanın şartlarına uygun ve yeterli donanımlara uygun şekilde hazırlanmıştır. Sultan Mahmut yeniçeri ocağını kaldırarak büyük bir iş başarmış ve yıllardır devletin savaşlardan yenik çıkmasına sebep olan devletin içinde ayrı bir güç haline gelen yeniçerileri kaldırarak devletin geleceği için önemli bir iş başarmıştır. Osmanlı devletinde eski düzen ve çıkarcı gruplarla mücadele edilmiş ve onlara son verilmiştir. Yeni ordu Osmanlının kanayan yarası olan savaşlardaki yenilgileri önlemek devlete zaferler kazandırılmak için sistemli bir şekilde kurulmuş ve Avrupa tarzı eğitim teknikleri uygulanmıştır. Yeni ordu için Avrupa dan eğitmenler ve askeri uzmanlar getirtilmiştir. Onların gözetiminde ordunun yapısı ve işleyişi planlanmış ve bu yönde eğitim verilmiştir. Avrupa ordularında kullanılan askeri teknik ve yöntemler kullanılmaya çalışılmış ve yeni kurulan orduya uygulanmaya çalışılmıştır. II. Mahmut ordunun kuruluş aşamasında gelişmeleri dikkatlice takip etmiş ve Avrupa tarzı bir ordunun kurulmasını istemiştir. II. Mahmut yeniçerilere son verdikten sonra devletin bekası için ve tekrar canlanıp ilerlemesi için yeni kurulan orduya önem vermiş ve eski düzensiz ve söz dinlemeyen yeniçerilerin yerine kurulan orduyu devlete ve Osmanlı toplumuna yararlı bir hale getirmek için ordunun kuruluş aşaması ve sonrasında büyük çaba göstermiştir. Yeni kurulan ordunun yapısı ve işleyişini eleştirenler olmasına rağmen II. Mahmut büyük bir iş başarmış ve Osmanlı devletinin en önemli meselelerinden biri olan yeniçeri meselsini bitirerek devletin geleceği için olumlu bir adım atmıştır. Asakir-i Mansure-i Muhammediye ordusu yeniçerilerin sorumsuz davranış ve uygulamalarından uzak devletin bekası için mücadele eden imtiyazsız bir ordu olarak kurulmuştur.

Kaynakça

-Kunt, Metin vd., Türkiye Tarihi 3 Osmanlı Devleti 1600-1908, Cem Yayın Evi, C 3, Şubat 2000.

-Mantran, Robert, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi II Duraklamadan Yıkılışa, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2. Baskı, İstanbul 2012.

-Ergün, Mustafa-Duman,Tayyip, ‘’ 19. Yüzyıl Osmanlı Askeri Okullarının Ders Programları ve Ders Kitapları ‘’, Yeni Türkiye Yayınları, 1996.

– Uyar, Mesut- J. Erickson,‘’Edward ’Osmanlı Askeri Tarihi’’, Türkiye iş bankası Kültür Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 2014.

– Yaramış, Ahmet, ‘’Osmanlı ordusunda çocuk askerler meselesi’’,Sosyal Bilimler Dergisi, Afyon Kocatepe Üniversitesi,2006.

– Çadırcı, Musa, ‘’Anadolu da redif askeri teşkilatının kuruluşu’’ C 8,S 1,1963.

– Keleş, Hamza, ‘’Asakir-i Mansure-i Muhammediyye Kanunnamesi’’, Kastamonu Dergisi, C 14, Kastamonu2006.


[1] Musa Çadırcı, ‘’Anadolu da redif askeri teşkilatının kuruluşu’’ C 8,s 1,1963

[2] Ahmet Yaramış, ‘’Osmanlı ordusunda çocuk askerler meselesi’’,Sosyal Bilimler Dergisi, Afyon Kocatepe Üniversitesi,2006,s.54.

[3] Hamza Keleş, ‘’Asakir-i Mansure-i Muhammediyye Kanunnamesi’’, Kastamonu Dergisi, C 14, Kastamonu2006, s 227,

[4] Metin Kunt vd. ‘’ Türkiye Tarihi 3,Osmanlı Devleti 1600-1908’’, Cem Yayınevi, C 3, 2000, s 96

[5] Robert Mantran, ‘’ Osmanlı İmparatorluğu II Duraklamadan Yıkılışa’’, Türkiye iş bankası kültür yayınları, 2. Baskı, İstanbul 2012, s. 26

[6] Mesut Uyar-Edward J. Erickson,‘’Osmanlı Askeri Tarihi’’, Türkiye iş bankası Kültür Yayınları, 1. Baskı, İstanbul 2014, s 143

[7] Tosun,agm.,s.55

[8] Mustafa Ergün-Tayyip Duman, ‘’ 19. Yüzyılda Osmanlı Askeri Okullarının Ders Programları ve Ders Kitapları’’, Yeni Türkiye Yayınları, 1996, 16.

[9] Çadırcı,agm.,s7.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu