Kahrolsun Faşizm

Peygamberimiz (S.A.V) “İçki bütün kötülüklerin anasıdır” diye buyurmuş. Bu hadis-i şerifte anlatılmak istenen gerçeği hepimiz tahmin edebiliyoruz. İçkinin kötülüklere analık etmesinin temel nedeni, sarhoşluk anında kişinin akli melekelerinin zayıflaması, kimi zaman tamamen durması ve aynı zamanda biyolojik yeteneklerine de büyük ölçüde sekte vurulmasıdır. Doğruyu yanlıştan ayıramayan, etrafında olup bitenlere karşı doğru ve zamanında pozisyon alamayan, kişiliğini, mahremiyetini, onurunu açığa düşürecek davranış kalıplarına giren bir insandan her an her şey beklenebilir. Sadece kendisine değil, etrafındaki kişilere ve nesnelere de ağır zararlar verebilir. Aile içi şiddet, trafik kazaları, kumar, fuhuş, cinayet gibi toplumun huzurunu bozan birçok adli vakada içkiye sıklıkla rastlayabilirsiniz. Aklın olmadığı yerde tahribat olması kaçınılmazdır.

Bu yazıda aklın zafiyet gösterdiği başka bir ruh haline değineceğim. Üstelik içki gibi arada sırada değil, her an bizleri yanlışa sevk edebilecek başbelası bir ruh hali. Bu, insanoğlunun karşısında en korunmasız olduğu ilkel içgüdülerinden birisi olan “faşizm”. Her an tetikte bekleyen bu sinsi zaafiyetimiz kendimizi biraz boş bırakınca aklımızı, benliğimizi kolayca esir alabilir. Faşizmin doğası tarafgirlik içerdiğinden, faşist duygularla ne adaletli düşünebilir, ne de hakka hukuka uygun davranabilirsiniz. Faşistseniz yorumlarınız, tepkileriniz bir sarhoşun tepkileri gibi kimi zaman muvazenesiz, dengesiz, kimi zaman de tahripkar, kırıcı olacaktır. Faşizmi anlamak için bencillik ya da egoizmden yola çıkmak, daha sahici bir çıkarım yapmak için güzel bir yol olacağından, öncelikle bencil insanların davranış ve düşünce kalıplarına bir göz atalım.

İnsanlar doğuştan bencil yaratıklardır. Bu yüzden çocuklarda bencillik en ileri seviyededir. Benciller, kendilerini engelleyecek herhangi bir dış etken yoksa, ruhsal ve bedensel arzularını maksimize etme eğilimindedirler. Toplumsal değerler, din, hukuk, vicdan gibi baskı unsurları insanların egoist davranışlarına belli oranda gem vurur. Yine de fırsat buldukça çıkarcı davranan birçok insana rastlamaktayız ve bizatihi kendimizin de egoistçe davrandığı çok anlar olmaktadır. Bir insanın sevdikleri için kendinden fedakarlık yapmasına kimsenin bir şey dediği yok. Ama sevdiğiniz birine bir iyilik yaparken üçüncü bir şahsın haklarına tecavüz ediyorsanız, “dur bakalım” demekten de kimse geri durmaz.

Faşizm, bireysel egoizmin toplumsal formudur. Faşizm için belli bir nedenle birliktelik olgusuna sahip insan gruplarının, diğer insanların ve cemiyetlerin haklarını ihlal etme pahasına kendi gruplarına çıkar devşirmesi diyebiliriz. Aileden tutun da arkadaş grubu, klan, dini cemaat, kavim, ırka kadar pek çok toplulukta faşizm nüvelerine rastlamak mümkündür. Grup içi güçlü retoriklerle berkitilen faşist duygular sayesinde, grup üyeleri kendilerini önemli ve diğer insanlara göre üstün görmeye başlar. Doğruyu onlar bilir, erk sahibi onlar olmalıdır, ortalıkta yararlanılacak bir fayda varsa doğal olarak onlar hak sahibidir. Faşist duygular, yoğun olarak bireysel yeterliliği üst seviyede olmayan insanlarda görülür. Bunlar, ancak bir grubun içerisinde kendisini güvende hisseden ve o grubun topyekün kalkınmasından kendi payına düşen faydaların hesabını yapabilen insanlardır. Kendi fikrini ve güç alanını genişletme meylinde olan, görece güçlü, karizmatik kişiler, bu zayıflıkta çokça insan olduğu için, bu insanları kullanarak kendilerine daha büyük çıkar sağlarlar. İşte bu yüzden faşist eğilimler her zaman kendisine yandaş bulabilecek bir lezzet içerir. Hem liderler, hem müritler için.

Bir grubun kendisini özel veya üstün görmesinin ilahi manada olmasa da beşeri platformda kabul edilebilir tarafı vardır. İnsanlar bu vesileyle kendilerini iyi hisseder, güvende olurlar. Ama bu duygudan mülhem nedenlerle diğer topluluklara, bireylere zulüm etmeye başlarlarsa üçüncü şahıslar arasında öfke ve nefrete neden olur. Faşist hareketler hızlı büyür, çabuk güç kesbeder, çünkü doğası haksızlık içerir. Tam da bu sebepten dolayı çok sayıda sevmeyeni, düşmanı olur. Dünyada faşizmin en tipik ve kadim örneği Yahudilerdir*. Bizatihi kendi tahrif edilmiş kutsal kitaplarından hareketle faşist bir topluluktur Yahudiler. Dünya genelinde diğer insanlarda anti-semitik duyguların bu denli yaygın ve güçlü olması tam da bu sebeple, yani Musevi faşizmine bir tepki olarak hayat bulmuştur. Ha keza Türkiye’deki en kesif faşist yapılanma olarak Gülen hareketini görmekteyiz*. Hızla büyüdüler, güç kazandılar, ama etraflarında kendilerini seven bir Allah’ın kulu kalmadı. Dini cemaat diyerek çıkılan yolda, faşist karakterlerinden dolayı, kendilerine fayda sağlamak için her türlü ahlaksızlığı ve kanunsuzluğu mubah gördüler. Hem insanları, hem kurumları suistimal ederek, hak hukuk dinlemeyen bir çete ve suç şebekesi haline geldiler.

Dediğim gibi, faşizm insanoğlunun hayvani fıtratında mevcut bir arıza. İnsani tekamül ve olgunlaşma ile bu tehlikeli zafiyetimizi kontrol altına almalıyız. Aksi takdirde zararlarını hem kendimiz, hem de diğer insanlar ağır bedeller ödeyerek çeker. İnsanın ailesini, kavmini, ırkını, dinini, cemaatini vs sevmesi doğal. Ama bu uğurda başkalarının haklarını gasp etmek, hamasetle hareket etmek onulmaz yaralara yol açıyor. Sadece son kırk yılda, Türk faşizmi ile başlayan ve ona tepki olarak son dönemde yükselen Kürt faşizmiyle devam eden olaylar silsilesinde, mevzudan haberi bile olmayan on binlerce genç yaşamını yitirdi. İki yanlış bir doğru yapmadı. İslam kavmiyetçiliği yasaklamış bir dindir. İyi bir Müslüman zaten inanışları gereği faşizmden uzak durmalı.

Faşizm neresinden tutarsanız tutun elinizde kalacak bir ideolojik yönelim. Şeytanın en güçlü silahlarından biri. Hayatın her anında, bu zehirli akıma kendimizi kaptırmamak için teyakkuz halinde olmamız gerekiyor. Havaya hangi kolunuzu kaldırdığınızın bir önemi yok. Hep birlikte yumruklarımızı sıkalım ve güçlü bir şekilde haykıralım: Kahrolsun Faşizm.

 

——————————

*Bu yazıyı yaklaşık 13-14 sene önce kaleme almıştım. Lakin bilgisayarım çöktüğü için kaybetmiştim. Yahudiler ve Gülen örneğini de, ta o zamanki yazımda vermiştim. Gülen’in FETÖ’sü kaybetti. Uzun bir süreç olsa da Yahudilerin siyonizmi de kaybedecek. Bu Allah’ın kanunu; Faşistler kaybetmeye mahkumdur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu