Tahir el-Cezairî ve Tevcihun Nazar’ın Değerlendirilmesi

Tahir el-Cezairi 12 şubat 1852 tarihinde Dımeşk’de doğdu.Soyunn Hz.Hasan’a ulaştığından Hasenî, ailesinin Cezayirde’ ki kabilesini ve yaşadığı yeri göstermesi dolayısıyla Sem’unî ve Vağlisî, Mağrib bölgesine göç etmeleri dolayısıyla Mağribî olarak anılır.Hayatı boyunca bekar kalmıştır ve bunun da ilimden biran olsun uzak kalmamak için yaptığını rivayet etmişlerdir.Tasavvuf ve ilim ehli bir aileye mahsustur.Dedelerinden Ebu’l Kasım Halvetiyye şeyhlerindendir.İlk tahsilini babasından gören Tahir el-Cezairi daha sonra Dımeşk’te Abdurrahman el-Boşnaki’den çeşitli alanlarda dersler aldı. En önemli eğitimini hayatının sonuna kadar hep yanında olduğu hocası Abdulgani b.Talib el-Meydani’den almıştır.Cezairi’nin dini karakteri, duruşu ve ıslahatçılığının oluşmasında en önemli faktör Dinin hurafelerden ve bid’atlerden arındırılması konusu olmuştur.Mısır’da kaldığı süre içerisinde hastalığa müptela oldu.Kendisi sigarayı fazlaca tüketen biriydi ve hastalığının şiddetlenmesi daha da arttı  ve bu sebeple 1920 de hayata gözlerini yumdu.Şam’da defnedildi.

Tahir el-Cezairi 12 şubat 1852 tarihinde Dımeşk’de doğdu.Soyunun Hz.Hasan’a ulaştığından Hasenî, ailesinin Cezayirde’ ki kabilesini ve yaşadığı yeri göstermesi dolayısıyla Sem’unî ve Vağlisî, Mağrib bölgesine göç etmeleri dolayısıyla Mağribî olarak anılır.Cezairi ilk göreve muallim olarak Dımeşk’de 1877 yılında başladı.Daha sonra çeşitli görevlerde bulundu.İçerisinde yaşadığı toplumlara en büyük katkısı gittiği çoğu yerde kütüphanelerin temelini kurdu ve en güzel şekilde hizmete açtı.Bunlara bağlı olarak bir çok yerde ‘’ Kütüphane Müdürlüğü veya Müfettişliği’’görevi kendisine tevdi edildi ve bu görevlerini üstün bir başarı ile yerine getirdi.Yukarda da bahsettiğimiz gibi dinin içerisine dahil edilen bid’at ve hurafeleri temizleyip Kurana ve Sünnete dayalı asıl dini korumak için çeşitli ıslahatlar yaptı.Bu özelliklerinden ötürü kendisine Suriye’nin ‘’Muhammed Abduh’u’’ denildi. 19. Yüzyılın sonları ve 20. Yüzyılın başlarında bölgenin düşünce ve bilgi dünyası üzerinde hakimiyeti  oldukça fazladır.Teracim-i Ahval,eski kaynakları tanıma ve tabakat hususundaki  derin ve kamil bilgisinden dolayı kendisine o dönemin ‘’ Ayaklı Kütüphanesi ‘’ lakabı takılmıştır.Arap Dili ve Belagati alanında devrin en önde gelen alimleri arasında yerini almıştır.

,Selef’in dine ve vahyi anlamaya olan durumu neyse Cezairi de aynı şekilde bir Duruş sergilemiştir.Hurafelerden Bid’attan arındırılmış bir din için her zaman büyük önem vermiştir.Selef’ten ayrıldığı nokta Aklı ön plana çıkarmasıdır. Zaman zaman da başka mezheplerin (Mutezile,Şia,İbadiyye vs.) görüşlerini ehl-i Sünnete tercih etmiştir.Ahlak da Cezairi’nin vazgeçilmezleri arasındadır.Ona göre ilim ideal bir toplumun oluşması için çok öenmlidir lakin ahlak ilim ile pratik olarak uygulanmazsa o ideal toplum ne yazık ki kurulamayacaktır.Yukarda Cezairi’nin ıslahatçı kişiliğinden bahsetmiştik.O batılılaşma hareketlerine karşı çıkmakta doğu toplumlarının ancak ahlaki olarak kalkınmasının sonucunda refah seviyelerinin yükseleceğini iddia etmektedir.Hicri takvimin bırakılıp Miladi takvimin tercih edilmesine şiddetle karşı çıkmıştır.Yalnız burada batının her türlü reddine değil de bilim ve teknoloji,ilim ve fen gibi Müslümanların ilerlemesine yardımcı ve araç olacak ilimlerin alınmasında bir sakınca görmemektedir. Hayatının ilk dönemlerinden beri matematik, arkeoloji ve matematik gibi farklı ilimlere ilgi göstermiş ve bu alanlarla beraber Eğitim Bilimleri alanlarında ilkokullarda okutulmak üzere eserler yazmıştır. Cezairi’nin sayılabilecek  birçok eseri var. Lakin sözü uzatmayıp asıl amacımız olan ‘’Tevcihun Nazar’’ isimli eserin tanıtımına geçelim.

Tevcihun Nazar, Tahir el-Cezairi’nin Hadis alanına  dair yazmış olduğu  en önemli eseridir.İlk olarak bu eser Kahire’de basılmıştır.Fakat bundan sonra daha başka baskıları olmuştur. Esere İslam ulemasının her birinin adeti olduğu üzere   hamdele ve salvele ile başlar.Müellifimiz  kitabı fasıla adında   bölümlere ayırmış, sonra da ayırmış olduğu  fasılalardan  bazılarını faydalar ya da meseleler diye iki gruba ayırmıştır. Bu kitap Tâhir el-Cezâirî’nin en önemli eserlerinden biridir. Hadise alanında yazmış olduğu bir başka  eseri daha olmasına rağmen Tevcîhu’n-Nazar kadar kabul görmemiş ve meşhûr olmamıştır. Bahsettiğimiz bu diğer kitabı ile ilgili herhangi bir malumata  ve  eserin akibeti hakkında kaynaklarda bilgiye rastlanmamıştır.Yalnızca bu eser  isim olarak bazı kaynaklarda zikredilmektedir. Tahir el-Cezairi  Abdü’l-Melik İbn Hişam’ın tarihini yazarken bu eser içerisindeki sahîh olan rivayetleri bulma düşüncesi onu bir hadis usûlü eseri yazma kararı aldırmıştır.Bu yaşananlar göz önüne alındığında Tevcîhu’n-Nazar bu sürecin sonunda ortaya cıkmıştır.Yine günümüz hadis alimlerinden biri olan  Abdü’l-Fettah Ebu Ğudde 14. Asırda araştırılıp  yazılmış hadis usülü eserleri arasında en değerlisinin Tevcîhu’n-Nazar olduğunu söylemiştir. Tahir el-Cezairinin yazmış olduğu Tevcihun Nazar eseri  ilk defa Kahire’de basılmıştır;daha  sonra Beyrut’ta iki kez daha basılmıştır.Batılı düşünürlerden olan araştırmacı  Müsteşrik öğrencisi Goldziher (v. 1921) tarafından da Almanca ya tercüme edilmiştir.Hadis usülü eserleri arasında konuyu en geniş ve derin şekilde işleyenlerden olan bu eserde, sadece usûl işlenmemiş aynı zamanda hadis ilminin mantık ve incelikleri ortaya koyulmaya çalışılmıştır.Yapılan ilmi nakillerle ilgili konu anlaşılmaz gibi görünse de  müellif eserinde açık,anlaşılır ve  akıcı bir dil üslubu kullanmaya çalıştığını söylenebiliriz .Tahir el-Cezairi  hadis ve hadis usulü ilimleriyle alakalı  konuları izah ederken  yeri geldiğinde bir kelam alimi  gibi konuyu anlatarak,açıklık getirerek ; hadis ve hadis usulü ilmini ciddi anlamda  müdafaa etmiştir. Müellifimiz yazmış olduğu bu eserde diğer ilimlerden istifade ettiğini okuyucuya karşı açıkça ortaya koymaktadır. Eserde yeri  geldikçe  tefsir ve tefsir usulü  bilgisi,Fıkıh ve  fıkıh usulü  bilgisini de okuyucularıyla detaylıca paylaşmıştır. Anlatılan meselelerin okuyucunun fehminde yer edinebilmesi açısından müllifimiz yeri geldiğinde anlatmak istediği konuyu (sağayı) gramer kuralları bakımından izah eder, gramer kuralları malumatını hadis uslünün anlaşılması için yardımcı olacak bir husus olarak belirtmesi ne kadar ustalıkla bu eseri yazdığının kanıtıdır.Buradan şunu anlamaktayız müellifimiz okuyucuya anlattığı meseleleri her yönüyle aktarma gayesini taşımaktadır.

Tevcihun Nazar adlı eserin özellikle giriş kısımlarında hadis ve hadis tarihinin evrelerine kandil niteliğinde bir aydınlatma bir ışık tutma vardır yazarımız burada önemli bilgiler vermiştir.Burada şu hususu söylemek gerekir:Tahir el-Cezairi’nin yukarda da bahsettiğimiz gibi kişiliği basma kalıp ifadeleri sığacak kadar dar bir kişiliğe sahip değildir.Bilakis o geniş düşünceli her görüşü kapısını aralayan  ve uygun görürse yer verebilecek bir kişidir.Müellifimizin tasavvufa ilgi duyan bir aileden geldiğini yukarda izah etmiştik.Kendisi de bu gelenek üzere büyüdüğü için tasavvufa ilgisi vardır.Yazmış olduğu Hadis usulü kitabında sufilerin hadis ile alakalı yorumlarından da nakillerde bulunmuştur.Konunun anlaşılması bakımından çeşitli ilim dallarına müracaat ettiğini söylemiştik.Yine belirgin hale getirmek için bir çok meseller vermiş ve bu meselleri çeşitlendirmiştir.Tahir el-Cezairi’ nin  tüm bu saydıklarımızı yapması her ne kadar kitabın anlaşılması içinse kitabı dolambaçlı hale soktuğu için anlaşılması zor ve karmaşık hale gelmemekten kurtaramamıştır.Bu durum belki muhtasar çalışması veya iyi bir tahkikten sonra anlaşılır ve karmaşıklıktan kurtulur diye umut ediyoruz.Çünkü böylesi bir hadis usulü eseri karmaşıklıktan kurtulmayı hak ediyor.

Kitabımızda alakalı bir diğer bölüm şöyle:Müellifimiz ‘’İstidrak’’ adında bölümler açmış, Önceki ulemanın (İlk devir uleması) hata yaptıklarını düşündüğü meselelere yer vermiştir. Yukarda da bahsettiğimiz gibi farklı grupların veya şahısların görüşlerine yer vermekten geri durmamıştır şöyle ki: İbn-i Hazm’ın görüşlerinden uzunuzun nakiller yaptığını görmekteyiz.Faydalandığımız eserler içerisinde bu nakillerin bitiş çizgisinin nerede olduğunu ve yapılan bu bitiş çizgilerinin bazılarına bırakıldığı bazılarına bırakılmadığı görülmüştür bu da kitap için belli bir düzen ve sıranın tam manası ile olmaması  yine bir noksanlığa işaret etmektedir.Müellifimiz  hasen hadis başlığı altında konu ile ilgili izahat yaparken sanki zayıf hadis konusunda  bir izahat yapıyormuş gibi zayıf hadis hakkında bilgiler vermektedir.Yine Tevcihun Nazarın  ilk cildinde Sahihayn (Buhari ve Müslim) sahihleri üzerine yöneltilen itirazları zikreden müellifimiz ,aynı kitabın ikinci cildinde taharet babından başlayarak fıkıhla ilgili bablara göre illeti kabuk edilen rivayetlere elle tutulur somut misaller vermektedir.

Eserin kendine özgü olmak üzere  üç özelliği vardır ki bunlar başka hadis usulü kitaplarında bulunmazlar.Zikrettiğimiz bu özelliklerden ilki şudur:Uzun ve tartışmalı olarak Mütevatir Hadis konusunun etraflıca ve ayrıntılı olarak işlenmesi ,diğerleri ‘’mana ile rivayet’’ ve ‘’Tearuz ve Tercihler’’konusudur.Tüm bunlara ilave olarak Tahir el-Cezairi,Hakim’in meşhur  hadis eseri ‘’Marifetu’l Ulumi’l-Hadis ‘’ ‘i  özetleyerek yine aynı kitapta (Tevcihün Nazar) bu özete yer vermiştir.Bu da bu eseri önemsediğinin göstergesidir. Tevcîhu’n-Nazar kitabı  içerisinde iki kitap tüm hatlarıyla  özetlenmiş, Tahir el-Cezairi’nin  “faydalı iktibasta zillet yoktur” görüşü gereği , bu alanda yazılan çok sayıda  kitap da kısmen özetlenmiştir diye bir kanıya varılabilir.Tanıtımını yaptığımız Tevcihun Nazar adlı eseri  hususi kılan şeylerden bir tanesi de,hadis  usulü ilmi dahilinde bulunmayan  yazı çeşidi  arabî, fasıl işretleri, vakf ve ibtida, vakf işretleri, seci‘ gibi belağat ve dil ilmiyle alâkalı mevzulara ,zikredilen  hadislerin doğru yazılması ve okunması açısından yer vermiş olmasıdır. Tevcîhu’n-Nazar Tâhir el-Cezâirî’nin talebesi Goldziher (v.1921) tarafından Almancaya tercümesi yapılmıştır.Goldziher ile Tahir el-Cezairi  arasında yakın bir dostluklarının  olduğu bilinmektedir. Goldziher, Cezâirîye tam olarak güveniyordu. Bir gün  şarkiyatcılardan bazıları  hadis ilminde ravi derecelerini anlama hususunda arap yazarların  hatalarının bulunduğu; bu yüzden  müstakil bir  hadis üsûlu yazılması gerektiğini ona telkin ettiler. Goldziher o zamanlarda  yeni matbuu olan  Tevcihu’n-Nazar’ı adlı hadis usulü kitaba rastladı. Bu alanda yazılması gereken yeni bir esere ihtiyacın olmadığını söyleyerek  , Tevcihun Nazar’ı  Almancaya tercüme etti.Tahir el-Cezairi’yeiçerisinde yaşadıkları  dönem açısından en yakın olan ve onun gibi bir hadis usulü eseri yazan  müellif Cemaleddin el-Kasımî’dir. Aralarında yakın ünsiyet ve muhabbet  vardır.Tahir  el-Cezairî’nin,Cemaleddin el- Kasımi’nin evinde yapılan derslere katıldığı ve bazen ders verdiği bilinmektedir.

SONUÇ

Tâhir el-Cezâirî’nin hadis tahlillerinde ve değerlendirmelerinde çoğu zaman orta ve makbul bir yol izlediği görülmektedir. Tevzihün Nazar’da  naklettiği hadisleri senet ve metin yönünden incelemeye tabi tutarak, nakil ve akıl bütünlüğü içerisinde değerlendirmelerde bulunmuştur. “Hadisleri reddedip, başından savmak” şeklindeki bir  düşünce taraftarlarından olmamıştır.Ama raviileri körü körüne de savunacak hal ve durumlardan da kaçınmaktadır. Tahir el-Cezairi’yi Tevcîhu’n Nazar isimli eseri yazmaya götüren sebep, Peygamber (s.a.v)’ın siretindeki doğru haberleri bulma düşüncesidir. Müellifimiz birçok yerde, isnadında sika râvîlerin olduğu uydurma rivayetlere dikkat çekmiştir. Bir taraftan akılla hükmetme konusu işlenip akla gerekli pay verilirken, diğer taraftan isnadı ihmal eden ve geçmişten günümüze miras kalan hadis kültürünü inkâr eden bir tavır içine girilmemiştir. Dolayısıyla müellifin eserinde günümüze kandil tutabilecek   yönlerin bulunduğu söylenebilir. Bunlar arasında, tefsir, gramer, fıkıh usulü gibi farklı ilim dallarını hadis usulüne yardımcı ve açıklayıcı olarak kullanması takdir edielecek bir husus olarak zikredilebilir. Müellifin bu yöntemiyle, hadis usulü ilmindeki kavramlar daha anlaşılır açık hale gelmiştir.Tevcihün Nazar’ın  son kısımlarında  hadis yazım kuralları hakkında geniş bilgiler  verilmiştir. Müellifin Fıkhu’l-hadis konusuna girmesi eseri özel kılmaktadır. Ancak müellif bu konuyu eserin sayfalarına serpiştirmiş, bir bölüm halinde işlememiştir. Tevcihu’n-Nazar’ın tenkit edilebilecek taraflarından  biri, içinde çok uzun alıntılara yer verilmiş olmasıdır. Okuyucu, bazen bunların nerede başlayıp nerede bittiğini tespit etmekte zorlanmaktadır. Muhakkik Abdü’l-Fettah Ebu Ğudde, Tevcihu’n-Nazar’ın mukaddimesinde el-Cezâirî’ye bazı eleştiriler yöneltmiştir. Bunların başında onun kaynaklardan nakil metodu gelir. Ayrıca şu da ifade edilmelidir ki; Ebû Ğudde, başarılı bir muhakkik olmasına rağmen, yine de kitapta bazı problemli yerler hala göz önündedir. Başarılı bir fihrist, ilave konu başlıkları, nakillerin bittiği yerleri gösteren işaretlerin geliştirilmesi, açıklayıcı dipnotların çoğaltılması gibi katkılarla eserdeki problemli yerlerin büyük bir kısmı çözülecektir. Bu yüzden öyle zannediyoruz ki bu güzel eserin üzerinde tekrar çalışılıp yeni bir baskısının yapılması daha güzel bir hizmet olacaktır.

KAYNAKÇA

  • Sacit Ekerim (Tâhir el-Cezâirî ve Tevcîhu’n-nazar Adlı Eseri Çerçevesinde Hadisçiliği [2005, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü]) Cezâirî üzerine yüksek lisans tezi
  • Koçyiğit, Talat, Hadis Tarihi, TDV Yayınları,
  • TDV ansiklopedisi’nin 2010 yılında istanbulda basılan 39.cildinin 395-398 numaralı sayfaları arası.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu