Kurân-ı Kerîm Ve Tarih

Tarih, geçmiş zamanda cereyân eden vak’âları ifade ettiği gibi insanın iradeli varlık olarak dünyadaki amellerini ve bu ameliyenin sonuçlarını da ifade eder.
O halde insan ve hayatı anlamlı olduğu için geçmiş anlamlıdır ve “tarih” vardır. Kur’an-ı Kerim’de ve bütün Mukaddes metinlerde geçmişe âid anlatımlar, kıssalar vardır. Mukaddes kitaplarda “Peygamberler Tarihi”diyebileceğimiz bir tarih anlatımı vardır. Kur’an’ı Azim üş Şanda geçmişe ait bu anlatıma KASAS/قصص denilmiştir. Müşrikler ve kafirler ise; Kur’an’ın bu anlatımına Esâtir/اساطيرالاولين eskilerin hikayeleri demek suretiyle inkar etmişlerdir. Kitab-ı Kerim’de anlatılan kıssalar ve kavimlere dair ihtilafların mekâsıd-ı evvelinin muhatap olan insana bir tarih şuûru vermek ve zamanı doğru anlama idrâki kazandırma olduğu görülecektir.
Zira Allah Tealâ ve insan tarihte hep beraberdirler. Peygamber ve vahiy vasıtasıyla bir muhataplık söz konusudur.Hakeza insanın varoluşunun manâsı olan”imtihan” tarihi bir sürecin; yani MÜHLET’in dünyada insana verilmesidir. İnsan da irade ve ihtiyarıyla tarihe katılmakta ve zamanda var olmaktadır Bu sebeple insanın İhtar edilmesi lazım gelir ki insanın tarihe zamana te’siri Aşikârdır. Bu tesir gereği insan İhtar edilmelidir.
İnsan, zaman /tarih’te başıboş bırakılmamıştır. Zira insanın fiilleri zamana ,tarihe, müsbet veya menfi tesir ederken hayatın değişimine tesir edemeyeceği düşünülemez. Bu te’sir tağayyürve tebeddül de ilahi kanunlara bağlanmıştır. Kavimler, ümmetler ve insan tekleri bu kanunlar vasıtasıyla emir altına alınmıştır ki Kur’an-ı Kerim’de bu kanunlara sünnetullah/سنة الله denmiştir. Böylece Allah Teâla zamana, tarihe, insana ve insanların meydana getirdiği milletlere, ümmetlere müdâhale etmektedir.Allah Teala’yı inkâr eden materyalist- Ateistler ise Allah’ı inkarla fikriyâtlarına başladıkları için tarihi de, insan hayatını da sünnetullah dairesinden çıkarırlar. Deistler ise; Allah Teâla’nın müdahil oluşunu reddetmekle ilahi nizam ve idareyi reddederler ki iki yol da çürüktür ve küfürdür. Allah’ı ve dini tarihin dışına atan bu kafirler iman ve hayat hakkında batıl yollara saptıkları gibi tarih anlayışları da batıldır. Allah Teala bize mühlet vermiş ve kıyamete kadar insana nasıl bir hayat sürmesi gerektiğini de DİN ile öğretmiştir. Böylece “zaman” Cenabı Hakk’ın hikmet dolu yaratması ve yok edişiyle devam etmektedir. Bu hayattır ve bu hayatın kanunlarını koyan Allah teala’dır.
Her bir ümmete bir ecel taksir edilmiştir. Bu ertelenemez ecel hususunda şöyle buyurmuştur:
(ما تسبق من امة اجلها وما يستأخرون)
( Hiçbir ümmet kendi ecelinin ne önüne geçebilir ne de -ondan- sonraya kalanabilir.)müinún-43
Hakk teala Kitab-ı keriminde geçmişe dâir bir çok vak’â yı bize dinin ana hedefini fehmetme- miz için zikretmiştir. Kur’an’daki tarih hikayecilik veya edebiyât icrası değildir. Bu sebeple Kur’an’da anlatılan Esatir/أساطير değil kıssa/قصة dır.

Kıssalar sûre-i celilelerde bize anlatılan ve anlama mız istenen ana mevzú- nun anlaşılması için parça parça inzâl olmuş tur.Musa Aleyhisselam’ın kıssasının bir kısmı bir sûrede iken diğer kısmı başka sûrededir. Zira çıkarmamız lazım gelen dersin özü ,hülasası ne ise o zikredilmiştir. Bazen de bir ihtar bir müjde ve teselli olarak geçmişin kapısı aralanır ve İnsan zihni, aklı tarihin vadisinde gezdirilir.

İnsanın hayatının ve varlığının hikmeti olan “imtihan” da başarılı olması ancak insanın Rabbini tanıması ve Rabbinden öğüt ,ders almasına bağlıdır. Geçmişten alınan ders insanın geleceğini kurtarır.
( ولقد اهلكنآ اشياعكم فهل من مدّكر)
(Andolsun biz sizin nice benzerlerinizi helâk ettik.Düşünecek yok mu?) Kamer-51
Geçmiş bize anlatılır ta ki yoldan çıkmış olanların ahvâli ortaya çıksın. Evvelki Rasullerin haberleri de bizi te’yid etsin de teselli bulalım. Kitab-ı Kerim’deki bu tarih bir mevîze ,hatırlatma ve ibrettir.
Peygamberlerin kıssalarında aklı olanlar için ibretler vardır. Bu kitap böylece hem rehber ve hem de rahmettir. Tarih ise;Allah Teala’nın tebdil ve tahvil olmaz kanunlarıyla devam eden bir süreçtir.
Allah Teala her kavme tevhidi öğretmesi için ve onları şirkten koruması için bir Nebi göndermiştir. insana da kıyamete kadar mühlet vermiştir.İnsanın amellerinin karşılığı azâb hemen gelecek olsaydı Hak Teâla yeryüzünde bir canlı bırakmazdı.
Binaenaley; Kitab-ı Kerim’de geçmişe dair kıssalar anlatılırken helâk/هلاك edilenlerden bahseder ve bazı kavimlerin helak edilişi bizleri anlatılır. Bu Allah teâla’dan inen bir azaptır. kavimlerin helakı titreme, çığlık ,sarsıntı veya bir rüzgarla olurken insan artık ilahi emir karşısında çaresizdir.
Helak; kavimlerin zulûm ve inkârlarının bir karşılığıdır. Hem de ilahi kuvvet ve kudretin zamana ve hayata bir müdahalesidir. Bu sebeple helak/هلاك İle Mucize/معجزة arasında bir münâsebet vardır.İrade-i mutlak sahibi Allah teala teâla’nın hayata iki şekilde de müdahalesi vardır.
Rasulleri inkâr edenlere karşı Cenab-ı Hakk’ın vaâdi budur. Güçlü idiler fakat ölümden kurtulmaya çare aradılar ve aciz kaldılar. Yeri delerek ölümden kurtuluş için çare aramaları ancak bir korku eseridir.
Şu ayeti kerime bu hususa işâret buyuruyor:
( وكم اهلكنا قبلهم من قرنٍ هم اشدّمنهم بطشاً فنقبوا فى البلاد هل من محيصٍ)
( Kendilerinden önce onlardan daha güçlü olup yeryüzünde şehirler kurarak aralarında gidip gelen nice toplulukları yok ettik. Kurtuluş var mı ?)kâf-36
Elmalılı Hamdi Efendi Tefsirinde bu hususa muhtasaran işaret ediyor ve aslında Allah’tan Ve ölümden kaçan inkârcıların durumunu izâh ediyor:
فنقبوا فى البلاد/yeri delik deşik etmişler-ve ölümden kurtulmaya çare aramışlardı-
هل من محيص/ ölümden veya Allah’tan kaçmaya bir yer var mı?
Bu hususta bizlere ders veren bir diğer ayeti kerimede de şöyle buyuruluyor:
كذبت قبلهم قوم نوحٍ واصحاب الرس و ثمودوعاد وفرعون واخوان لوط واصحاب الايكةو قوم تبع كل كذب فحق وعيد*
( Bunlardan önce Nuh kavmi, Ress ve Semud halkı, Ad, Firavun ve Lut’un kardeşleri Eykeliler ve Tubbâ kavmi de yalanlamışlar hepsi peygamberleri yalancılıkla suçlamıştı; sonunda onları uyardığım şey başlarına geldi.)kâf-12-13-14
Allah Teala’nın vaâdi haktır ve gerçekleşince bu kavimleri helâk yakaladığında sözleri yalvarma ve yakarmaları şu idi:
انا كناّ ظالمين
(Biz muhakkak ki zalimlerdendik.)Araf-5
Bu ve daha birçok ayet-i kerimeler bize beşeriyetin ve kavimlerin ve ileri gelenlerin zulüm, nankörlük, fesat ve cehaletlerine işaret ediyor ve tarih vadisinde bizleri gezdiriyor. Hakk teâla müminlere Risalet ,kitap ve zalimlerin tasallutunu def ile yardım eder. Allah teâla müminlerin mevlası, sahibidir. Kafirlerin ise; mevlası ,sahibi yoktur.

Kur’an-ı Kerim, insana tarihin sünnetlerini anlatırken bazı kavimlerin ve onlar arasından seçilmiş Rasullerin- Nebilerin kıssalarından da bahseder ki insanoğlu bu kıssalarda zikredilenleri önceden az veya çok duymuştur. Kur’an-ı Kerim’de anlatılan kıssalar Dinin /İslam’ın ilk muhataplarının çevresindeki geçmişin kıssalarıdır. Bu çevre Mısır, Irak, Şam ve Yemene kadar uzanan bir coğrafyadır. Bütün peygamberlerden ve onların kıssalarından bahsedilmedi bir kısmı anlatıldı bir kısmı anlatılmadı ve böylece insana lazım olan ders verildi.
İlk insan Adem(a.s)ve yaratılışı, oğulları, şeytanla olan mücadelesi anlatılarak insanın, Cennet ve sonra da dünyadaki hayatının başlangıcı bizlere öğretildi. Böylece “tarih” yaratılışla başlar.
وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَائِكَةِ إِنِّي خَالِقٌ بَشَرًا مِنْ صَلْصَالٍ مِنْ حَمَإٍ مَسْنُونٍ (28) فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِنْ رُوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ (29)
( Hani Rabbin meleklere demişti ki:”ben şekillene bilir özlü balçıktan -şekil verilip- kurutulmuş çamurdan bir insan yaratacağım” demişti. Onun şeklini tamamla dığım ve ona ruhumdan üflediğim vakit siz de hemen onun için secdeye kapanın”)Hicr-28.29

İlk yaratılış ve Adem as ile Şeytan arasındaki imti- handan sonra Adem as ve Havva anamız Cennetten dünyaya indirilir.İnsanın şeytanla olan mücadelesi devam ederken Allah teâla peygamberler ile insana yardım indirmiştir.
Şit, İdris,Nuh,Hud,Salih ve İbrahim peygamberler insanlığın ve tarihin dönüm noktalarıdırlar. Tarih boyunca seçilen Resuller /Nebiler ile din yeniden ve yeniden insana en sâf haliyle öğretilmiş ve son olarak Muhammed Mustafa(sas) Efendimiz ile ve ona indirilen Kur’an-ı Kerim ile “DİN” yeniden insanlar arasında hayat bulmuştur. Böylece “tarih” de yeni bir başlangıç ve büyük bir inkılab yaşamıştır. Müslümanların tarihinin hikayesi,mitolojisi veya Efsanesi değil hakikati vardır ki bütün dinler ve mukaddes metinler hakikati itiraf eder, teyit eder.
Hakk teâla mevcudâtı halk ve idare edendir ve bu halk ve idarede şerîki yoktur.Mutlak İlim ve hikmet sahibi Allah teâla’nın ilah,Rab ve Melik oluşu sebebiyle ki “zaman” ile mukayyet değildir. Zaman insan içindir. Hak teâla zamanı yaratmış ve kendi dışındaki varlıklar için TARİH’i başlatmıştır.
Kur’an-ı Kerim’in insan, hayat ve tarih tasavvuru nun temel meselesi yaratma ve mevcûdlara müdahale etmedir. Bu sebeple “Deist” olarak isimlendirilen mülhid, kafirlerin iddiâları bizce boş ve batıl bir iddiâ dan başka bir şey değildir. Hem akla da münasip değildir.
الَّذِي خَلَقَ فَسَوَّىٰ * وَالَّذِي قَدَّرَ فَهَدَىٰ*
( Oyaratıp şekil vermiştir. O her şeyi ölçüyle yaratıp, ona yolunu göstermiştir.)
Ayet-i kerîmesinin işa- ret buyurduğu gibi Allah teâla bizlere TEVHİD’i yani kendi varlık ve birliği ni yeniden hatırlattığı gibi mevcûdâtın yaratılışı, idaresi ve zamanı devamı hususunda da hakikati öğretir ki insan, hayatının mânâ ve hikmetine kavuşsun.
Bu mânâ ve hikmet “Tarih” sahnesinde, insan hayatında zuhûr edecek tir. Tarih, bir imtihan sahnesidir.İnsanın sahne aldığı hayatın ve ölümün yaşandığı bir zaman. Hem geçmiş ve hem gelecek zaman. Donuk, durağan(statik)değil değişen,dönüşen bir zaman sahnesidir. İyi ile kötünün ilahi emirlerle imtihan edildiği ve ahlâkın zuhúr ettiği yerdir.İnsan, ahlakını bu sahnede tam manâsıyla ortaya koyup kendi eliyle kendi sonunu belirliyor.
Ahiretin hikmeti de burada.İyiler ve kötüler “zaman” eleğinde eleniyor Bu imtihan,sadece insa- nın değil kavim, millet ve ümmetlerin imtihanıdır.
Müslümanın hayatı ise; peygamberlere itiraz ve isyan eden Nemrut, firavun ve Ebu Cehil gibi önderlerin iddiasına karşı tarih ile yazılan bir cevaptır. Nuh (as)ın kavminin önderlerine cevabıdır. Hûd kavmine, Ad kavmine,Eykelilere bir cevaptır.
Her ümmete; “Allah’a inanın ve teslim olun” diyen ve insanlara “tağut- lardan uzak durun” diyen bir Rasul gelmiştir. Peygamberler tevhidi ilan ile tarih yazmışlardır.
Dünya sahnesinde ;Tevhid ve şirk ,iman ve küfür mustâzâf ve müstekbir, Rasul ve tağut,hayır ve şer,İlim ve cehalet imtihan oluyorlar.
Kur’an-ı Kerim bizi zamanda yolculuğa çıkarıyor ve yaşanılan zamanı geçmişe bağlıyor. “zaman” mefhumunu bize yeniden öğretiyor. Bizim için devam eden zamanın kudret-i ilahi indinde ehemmiyetsiz olduğuna işaret buyuruluyor.Bu tarihin, insanın ve hayatın sonunu saat’i /الساعة gösteriyor. Saat geldiğin de insan kendine verilmiş mühleti bitirmiştir.
Tarih boyunca yapılanla rın; yani HESAB’ın zamanı gelmiştir. Küfür ehli fevc fevc cehenneme sevk edilirken Cehennem Melekleri onlara sorar: _”Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?” Ve onlar hakikati itiraf ederler: _”Evet gelmişti ama biz yalanlayanlardan dık.”
هَلْ أَتَىٰ عَلَى الْإِنْسَانِ حِينٌ مِنَ الدَّهْرِ لَمْ يَكُنْ شَيْئًا مَذْكُورًا
(Gerçek şu ki insanın yaradılış tarihinde onun henüz anılan bir şey olmadığı bir dönem gelip geçmiştir)insan-1

Kaynakca:
* TDV kurân-ı kerim meâli-heyet Ankara-2005
*Hak Dini Kurân Dili-Elmalılı M. Hamdi Yazır-cümle yayınları-ist.
2001
* Kur’an’da tarih kavramı- mazharuddin sıddikî-pınar yayınları-ist
*Kurân-Tarih İlişkisi üzerine-prof.Mahfuz Söylemez-7Aralık ünv.ilah.fak.Derg.7.sayı- 2017
*Kurânda Tarih Algısı-Rıza
Korkmaz-Ank.-2011 Ankara ünv.Sos. Bil. Enstitüsü Temel İslam Bilm.Kelam Ana Bilim Dalı- Doktora tezi
*TDV İslam ansiklopedisi-
“Sünnetullah” mad.- İlyas çelebi- cild 38-ist.2010
*TDV İslam ansiklopedisi “Kıssa” mad.25. cild. 498 -500 sayfa Ankara -2022
*TDV İslam ansiklopedisi “Kader” mad.-24 cilt. 58- 63. sahife -İstanbul -2021 *TDV İslam ansiklopedisi mad.- 30 cilt. 351 -354. sahife- İstanbul- 2020

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu