Küresel Isınma ve Müşahade Edilen Toplumlar

Dünyanın çeşitli yerlerinde çıkan orman yangınlarının, devletleri tehdit eden unsurlar tarafından gerçekleştirildiği ya da küresel ısınmaya bağlı sebeplerce ortaya çıktığı doğru lakin bu yalın bir düşünce biçimi.

Küresel ısınmayı şiddetlendiren bireysel sorumsuzluktan öte, görülen; etraflıca sonuca zorlanan bir olgudur.

Yangından sonra başlatılan #HelpTurkey kampanyasında Türkiye’ye uluslararası müdahale için çağrı yapılıyor.

‘Çözüm” noktasında “demokratik ilkelerin uygulanmadığı” gerekçesiyle ülke konsensusa davet edilebilir.

Estonya’nın eski bir istihbarat şefi olan Eerik-Niiles Kross, istihbarat teşkilatlarının psikolojik hamlelerle hareket ettiklerini ifade ediyor:

“İstihbarat operasyonu psikolojik savaşın bir parçası haline geldi. Onların çok daha agresif hale gelmesinden (dolayı) değil. Onlar hissedilmek istiyor. Bu, oyunun bir parçası.”

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Murat Kırık da yapılan hashtag çalışmasının analizini yayımladı.

Twetlerin yüzde 25’nin ABD merkezli olduğu, tweetlerin yüzde 22.5’i İngilizce, yüzde 7.2’sinin ise Almanca atıldığı belirtiliyor.

Yapılan analizde, atılan tweetlerin, Birleşik Krallık, Almanya, İspanya, İtalya, ABD, Sri Lanka ve Brezilya’dan atıldığı dikkati çekiyor.

Yangınlara yetersiz müdahale ve diğer eleştirileri istatistiklerle sabit tutuyorum.

Pandemiden sonra beklenen ve pandeminin ortaya çıkardığı tahribatın çok üstünde bir hasara yol açacağı düşünülen iklim değişikliğinin göz kırpışlarına şahit oluyoruz.

Gelişen teknoloji ile gündeme gelen yapay et, The Economist’in Nisan 2019 kapağında Redesigning Life ifadesi ve su kaynaklarının bir anda tüketilemez biçime gelmesi de tesadüf sayılamaz.

Su kaynaklarının kirletilmesi ve müsilaj tehlikesi, sistemin kendini koruması için bazı imtiyazlara sahip olması ve zamansız kamusal otoritenin kirli işbirliği ile ilintilidir.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Nezihi Bilge de deniz salyası sorununu şöyle açıklamaktadır:

“Bu İnsanoğlunun genel olarak atmosferi kirletmesine; karbondioksit salınımından tutun da küresel ısınmaya kadar varan olayların bir uzantısıdır”

Bu tespitle birlikte işçi ile fabrikatörün çevreye aynı zararı vermediğini söylemek mümkündür.

Aslında doğal felaketler birbirini tamamlayan halkaların ızdırabını, kişiye günah olarak bırakıp devre dışı kalabilmektedir.

Geçtiğimiz günlerde  Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA), dünyada ortaya çıkan orman yangınlarının uydular aracılığıyla eş zamanlı olarak takip edilebileceği “FIRMS” adlı bir haritalama sistemi kurduğunu duyurdu.

The Economist’in 2021 kapağında orman yangınlarına yer verilmişti. Bu durum da “tahmin mi, dizayn mı?” sorusunu akıllara getiriyor.

 SETA’da yer alan bir yazıda ise “dünya düzeninin değişime karşı baskı altında olacağı” tezi şu an için “abartılı” olarak belirtilmiştir. Yazının sonunda küresel ölçekteki değişimin; “gündelik yaşamdan, devletin fonksiyonlarına, özgürlükten, demokrasi ve milliyetçilik gibi birçok olguya” etki edeceği vurgulanmaktadır.

Yazıda güç dengesi değişmezliği iddiası argüman olarak sunuluyor.

Amerikalı gazeteci Chris Hedges ise ABD’nin çöküşünü şu sözlerle ifade ediyor:

“Zaten varlığımızın bir parçası olan imparatorluğun sınır dışındaki kontrol araçları bu kez her yerde olacak. Toptan gözetim, temel sivil özgürlüklerin kaldırılması, ayrım gözetmeyen ölümcül güç kullanmaya yetkili militarize polis, bizi izlemek ve korkutmak için insansız hava araçlarının ve uyduların kullanılması, Iraklıların veya Afganların aşina olduğu basın ve sosyal medyanın sansürü, Amerika’yı tanımlayacak. Bu kaderi yaşayan ilk imparatorluk biz değiliz. Bu tanıdık bir son.”

Chris Hedges de “Toplu İntihar Makinesi” makalesinde, dünyada güç dengelerinin değişeceğini dile getirmektedir.

Küresel yangınlar,  çeşitli yerlerdeki seller, olağanüstü dolu yağışları ve aşırı sıcaklık canlıyı ayakta tutan temel akışı tahrip edip, sıradan döngüyü etkiliyor.

Yaşam, teknolojik etkileşimle yeniden şekillendirilmek isteniyor ve pahalılaşıyor.

Yılda ortalama sadece 78 milimetre yağış alan ve dünyanın en kurak 10 ülkesi arasında bulunan Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai kentinde Ulusal Meteoroloji Merkezi yapay yağmur üretti.

Yağmur, dronlarla bulutlara elektro şok verilerek oluşturuldu. ‘Bulut tohumlama’ olarak bilinen yöntem dronlarla verilen elektriğin sonucunda bulutlardaki su damlacıklarının birleşerek yağış oluşturmasının sağlandığı ifade edildi.

Geçmişte teknoloji bize doğal yollarla elde edilen doludan daha sert ve daha dayanıklı dolu yapımını sundu.

“Güneşi Karartma Projesi”nde ise etin tüketilmemesi için yapılan çağrının aksini “etik değerler” kaygısı üzerine ileri zamana erteliyor.

Yıllar önce Almanya’daki Fraunhofer Enstitüsü’den Florian Wild,  nohut, buğday ve soyadan bitkisel et üretti.

Bitkisel etin daha az enerji daha az su tüketimi ve daha az mera alanından elde edildiği belirtildi.

Uluslararası Kanser Araştırmaları Merkezi (OMS-CIRC) 2015’te yayınladığı raporda kırmızı eti  “muhtemelen kanserojen ve kanserojen” kategorisinde sınıflandırmıştı.

Aynı yıl, ABD’de yapılan başka bir kanser araştırması pişmiş et ile böbrek kanseri arasında bağlantı olduğunu ifade etmişti .

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü yaptığı açıklamada, hayvancılığın insanlar tarafından üretilen sera gazı emisyonunun %18’ine karşılık geldiğini aktardı. Bu miktarın küresel olarak tüm taşımacılık sistemlerinin toplam emisyonundan fazla olduğu belirtildi.

Öta yandan 2021 Birleşmiş Milletler’in sürdürülebilirlik çalışmaları yapan Wrap adlı sivil toplum kuruluşuyla gerçekleştirdiği araştırmaya göre dünya genelinde israf edilen gıdanın toplamı 40 tonluk 23 milyon kamyon dolusu yiyeceğe karşılık geliyor.

Uzmanlar, “Bu kadar kamyonun uzunluğu dünyanın çevresinin yedi katı” diyor.

2019’da açlıktan ise 690 milyon kişinin etkilendiği tahmin ediliyordu.

Karşımıza üretimden değil, dağıtımdan kaynaklı sorunların çıktığı görülüyor.

Bu alanda teknoloji, üretimin değişmesine ve dağınık pazarın tekelleşmesi için çaba gösteriyor.

Doğal senkronizayson bozulurken,  meteorolojik olaylar bölgesel suni iklimlerin oluşturulmasına mı neden olacak?

Soru şimdilik seçmen tercihleriyle konum kazanabilir.

Sonuç olarak yangın ve doğal felaketler hayatımızı etkileyecek faktörler arasında yer edindi ve önümüzdeki dönemde Dünya Sağlık Örgütü’nün yanında Dünya Meteoroloji Örgütü’nü de sık sık  duyacağız.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu