Ramazan Bursa I Özel Röportaj

İran seçimlere giderken bu süreçte yaşananları ve adayları arasındaki rekabetten kısaca bahsedebilir misiniz?

İran seçime giderken, İran İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Ali Hamanei’nin iki önemli konuşması ön plana çıkıyor. İran kullandığı hicri şemsi takvime göre 21 Mart’ta 1400 yılına girdi. Ayetullah Hamanei, bu münasebetle bir konuşma yaptı. Konuşmasının seçimle ilgili bölümünde, adayların sahip olması gereken kriterleri de ortaya koymuş oldu.

Hamanei konuşmasında, “Cumhurbaşkanı; dine bağlı, yetkin, sadık, devrimci ve cihatçı olmalı; adaletli olmalı ve yolsuzluğa karşı mücadele etmeli; İran’ın ulusal potansiyeline ve gençliğe inanarak geleceğe umutla bakmalıdır.” Dedi.

Hamanei, böylece bir cumhurbaşkanı figürü çizmiş oldu.

Bir diğer konuşmayı Hamanei, 2 Mayıs’ta gerçekleştirdi. İran Dış İşleri Bakanı Cevad Zarif’in 3 saatlik ses kaydı medyaya sızması ve bu ses kaydının tüm dünyanın tartıştığı bir dönemde.

Ses kaydın sızmadan önce Zarif, reformcuların çatı adayı olarak görülüyordu. Ses kaydının sızması sonrası Hamanei’nin tavrı merak ediliyordu ve Hamanei, yaptığı konuşmada Zarif’i sert bir dille eleştirdi.

Ayetullah Hamanei’nin bu konuşmayı yaptığı gün Reformcu Koordinasyon Konseyi üyeleri bir araya gelerek kendi aday adaylarını belirlemeye çalıştı. Sözcü Azer Mansuri toplantı sonrası yaptığı açıklamada, 37 oyla Cevad Zarif’in birinci, 35 oyla Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı İshak Cihangiri’nin ise ikinci çıktığını duyurdu. Fakat, Hamanei’nin açıklaması etkileyici oldu ve Zarif, birinci çıkmasına rağmen adaylık başvurusunda bulunmadı.

Belirlenen tarihe kadar 600’e yakın başvuru oldu, Şurayı Nigahban ( Anayasayı Koruyucular Kurulu) 7 adayın başvurusunu kabul etti.

18 Haziran’da yapılacak seçimlerde 5’i muhafazakâr, 1’i reformcu ve 1’i ılımlı olmak üzere 7 aday yarışıyor.

Seçim rekabetine baktığımızda, birinci ve ikinci sırada görülen adaylar arasında ciddi bir uçurumun olduğunu gözlemliyoruz. Dolayısıyla, kıyasıya bir rekabet söz konusu değil. Fakat yine de adaylar, açık oturumlarda ve diğer seçim çalışmalarında vaatlerini halkla paylaşıyor.

8-11 Haziran arasında yapılan ankette İbrahim Reisi yüzde 65,8, Muhsin Rızai ise yüzde 6,8 gözüküyor. Dolayısıyla ciddi bir rekabetten bahsetmek mümkün değil.

Adaylar ekonomik vaatleri ön planda tutuyor ve her aday ekonomiyi nasıl düzelteceğine dair planlarını programlarını paylaşıyor. Muhafazakâr adayların çözüm önerilerinin ilk sırasını Direniş Ekonomisi oluşturuyor.

İran seçimlerinde halkın katılımı hangi seviyede olması bekleniyor?

Yapılan anketlerde, metropollerde katılım oranının yüzde 30’un altında kalması bekleniyor. Genel katılımın yüzde 50’nın altında olacağı düşünülüyor. Katılım oranını yükseltmek için çalışmalar yürütülüyor. Ayetullah Hamanei, İmam Humeyni’nin vefat yıldönümü münasebetiyle yaptığı konuşmada halkı oy kullanmaya davet etmişti. Yine bu çerçevede 16 Haziran Çarşamba günü yeni bir konuşma daha yapacağı duyuruldu.

İslam Devrimi sonrası yapılan seçimlerde en düşük katılım yüzde 41 ile 1993 yılında Haşimi Refsancani’nin ikinci kez seçildiği seçimdi.

İran halkının başlıca sorunları nelerdir? Ve en önemli talepleri hangileridir?

İran halkının tüm kesimlerinin üzerinde ittifak ettiği en temel sorun, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumdur. İran halkı, Nükleer Anlaşma ile ülke ekonomisinin düzeleceği ve ekonomik refahın artacağını hayal etmişti. Fakat böyle olmadı. Her geçen gün ekonomi daraldı ve halkın alım gücü azaldı.

Taleplere gelince, halkın değişik katmanlarının farklı talepleri ve beklentileri var. Bu katmanlar arasında taleplerde yer yer ittifak yer yer ise çatışma söz konusu.

Türkiye-İran ilişkileri seçimden sonra nasıl ilerleyebilir?

Tarih boyunca Türkiye-İran ilişkileri tatlı sert bir çizgide ilerlemiştir. Bu 1400’lü yılların sonlarından günümüze böyle olmuştur.

Seçimden sonra Türkiye İran ilişkilerinde ciddi bir olumlu veya olumsuz anlamda değişiklik beklenmiyor. Zira, böyle bir değişiklik hükümetin yetki alanında değildir.

İran’ın Rusya ve Çin ile çeşitli alanlarda yürütmekte olduğu ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

İran, küresel güç dengelerinin dönüştüğünün farkında. Çok kutuplu dünyaya göre yeniden pozisyonunu güncelliyor. Küresel güç dengelerinin yeniden şekillendiği bu süreçte, Rusya ve Çin gücün iki ayrı merkezi olarak öne çıkıyor. Bu çerçevede, Amerika’ya karşı İran, Çin’e ve Rusya’ya yakınlaşıyor.

Çin ile geliştirdiği ilişkileri ise Rusya ile yaptığı çeşitli anlaşmalarla dengelemeye çalışıyor. Bu politikasında ne kadar başarılı olacağını ise zaman gösterecek.

İran’ın Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen gibi ülkelerdeki varlığında, Kasım Süleymani sonrasında gerileme oldu mu?

Kasım Süleymani’nin yerine Kudüs Gücü komutanlığı görevine gelen İsmail Kaani, Asya uzmanı. Dolayısıyla bölgeye alışması gerekiyor. Süleymani’nin yokluğunun şüphesiz etkileri olmuştur. Diğer etkisi ise ekonomik buhrandır. Bir diğer ve en önemli etken ise, küresel güç dengelerinin değiştiği bu süreç İran’ı içe kapanmaya zorlarken Türkiye’yi dışa açılmaya itiyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu