Za Detei

Rusya’nın Ukrayna’ya karşı saldırılarını resmi olarak (24 Şubat 2022) başlattığını duyurmasının ardından askeri çatışmaların merkez üssü sayılan Kramatorsk (Ukrayna’nın doğusunda, Donetsk Oblastı’nda yer alan kent.)  Donbas bölgesindeydim.

Yaklaşık 2 hafta boyunca cephede / sıfır noktasında bulunmuştum. Mevzide görev yapan üst düzey askerlerle birlikte kısa bir süre vakit geçirdik. Orduda görevli askeri personelle aynı mekanlarda konakladık, aynı masada yemek yedik ve askerin görevlendirildiği nöbet noktasında birlikte bulunduk. Tarifi zor ve kazanılması güç tecrübelerdi benim açımdan. Kısa süreli Ukrayna ordusunda bulunmuş gibi hissettirdi bu süreç bana.

Yukarıda bahsi geçen tarihlerde askeri cepheler haricinde şehir merkezlerine yapılan saldırılara ve yıkımlara da tanıklık etme imkânımız olmuştu. Şiddetli saldırıların ardından yuvalarını arkalarında bırakmak zorunda kalan aileler, çocuklarını kaybetmiş anneler, evlerinden ayrılamayan çaresiz teyzeler,amcalar…. Bütün gerçeklik gözümüzün önünde cereyan ediyordu.

 

 

Suriye, Libya, Karabağ (Azerbaycan) gibi farklı coğrafyalarda yaşanan savaşları arazide takip eden bir gazeteci olarak Ukrayna’da yaşanılan durumun pekte farklı olmadığını düşünüyorum. Savaşta dahili olmayan masumlar savaşın tarafı olmuş ve hayatlarını yitirmişlerdi.

Geçtiğimiz günlerde Ukrayna-Rusya arasındaki savaşın en ağır sonuçlarının yaşandığı Rusya’nın hedeflerinden olan Odessa’nın güneyindeki Mykolaiv bölgesindeydim.

Mykolaiv halkı 2022 Mart ayının sabahında saat 08.30 sularında ani bir patlama sesi ile güne uyandılar. Tüm şehri saran korkutucu ses yerini gökyüzünü karartan dumanlara bırakıyordu. Saldırının hedefinde bu sefer bölge idare binası vardı. İdari binadaki görevli personel günün ilk kahvesini içtikleri sırada ölümle tanışmış ve hayatlarına veda etmişlerdi. Karadeniz’den ateşlenen roket bölge idari binasına isabet etmesiyle birlikte binayı adeta paramparça etmişti. Sarsıcı saldırının neticesinde 36 kişi acı bir şekilde hayatını kaybetmişti.

Bölgeye ulaştığımızda şehirde hayat durmuştu. Evlerin çoğu yıkık ve harabeye dönmüş, ayakta duran yapılar yorgun ve terkedilmişti. Yerli halkın çoğu iç göçe maruz kalmış yuvalarını terk ederek mülteci konumuna düşmüşlerdi. Mykolaiv’de ilk durağımız yukarıda bahsetmiş olduğum 36 kişinin ölümü ile sonuçlanan saldırının yaşandığı bölge askeri idari binası olmuştu. Yüksek ve genişçe bir yapıydı. Fakat roket saldırıları ile devasa yaralar almış ve zor ayakta duruyordu. Binanın tamamı kullanılamaz hale gelmişti. Askeri toplantıların ve stratejilerin belirlendiği salonlar yok olmuştu. Rusya özellikle kritik konuma sahip olan askeri üssü vurarak şehrin kalbine hançer sokmuştu.

Bina ve çevresini incelerken bölgesel askeri idare sorumlusu Georgiy Reshetilov ile görüştük. Reshetilov bir yandan bizlere yaşanılan saldırıların ardından ortaya çıkan yıkımı gösterirken diğer yandan yaşamış olduğu acı vakayı duygulu bir şekilde bizlere anlatıyordu.

Reshetilov:  Mykolaiv’de savaşın başlamasından bu yana her gün saldırı altındayız. Ruslar Karadeniz sahilinden sıksık atışlar yaparak şehri tehdit etmekteler. Bizler burada yetkili askeri personel olmamıza rağmen maalesef vatandaşlarımıza hayatlarının güvende olduğuna dair bir garanti veremiyoruz.

Kendisine Rus ordusunun Ukrayna’nın doğu bölgesindeki toprak kazanımlarını genişlettiğini ve askeri stratejistlere göre güney bölgesindeki saldırıların daha da yoğunlaşarak gerçekleşeceğine dair bilgilerin dolaştığını söylediğimizde,

Reshetilov:  Mykolaiv bölgesel askeri idaresi olarak; “Bunun için hazırız. Askeri yönetimimiz hazır, vatandaşlarımız hazır. Yılmayacağız ve ölene dek topraklarımızı savunacağız.” dedi.

Bölgede yetkili bir başka askeri personel olan Yüzbaşı Teğmen Dmytro Pletenchuk’la da kısa süreli röportaj gerçekleştirdik. Pletenchuk, Mykolaiv bölgesel askeri idaresinde halka ilişkiler departman sorumlusu.

Plentenchuk’a “Rus saldırıları sonucunda Mykolaiv düşerse sıra Odessa mı olacak?” diye bir soru yönelttik. – Merak ettiğimiz nokta güney hattından gelen Rus saldırılarının devamında Ukrayna topraklarının (güney bölgesinin) içinde verilmesi demekti ve bunu kendileri nasıl değerlendiriyordu.-

Plentenchuk: “Evet elbette. Ruslar bütün bu bölgeye sahip olmak istiyorlar. Çünkü Ukrayna’ya ekonomik abluka yapmak istiyorlar. Planları da işin aslı tam olarak bu. Nihayetinde Ruslar Transdinyester’den Ukrayna’nın tüm güneyini işgal etmek ve ardından durmaksızın Moldova’yı işgal etmek istiyorlar. Ayrıca Moldova’nın NATO üyesi olmaması Rusların elini güçlendiriyor.” dedi.

Şehirde temel ihtiyaçların çoğu karşılanamıyor.  Bir aydan fazla süredir şebeke suyu ve doğalgaz yok. Elektrik çok sınırlı belli saatler arası veriliyor.Şehrin askeri savunmasını Ukrayna ordusu sağlarken öte yandan insani yardım kuruluşları da hız kesmeden çalışmalarına devam ediyor. Yerel insani yardım kuruluşlarından olan bir kuruluşun merkezini ziyaret ettik.

İnsani yardım kuruluşu yönetimi özellikle faaliyet yaptıkları depolarının konumlarını sır gibi saklıyor. Tespit edilmemesi gerektiğini aksi halde hedef olabileceğini vurguluyor. Olası bir saldırı yaşanmasına karşın kendileri ile irtibat kurabilmek için güvendikleri kişiler üzerinden iletişim kurabiliyorsunuz. Yöneticilerin belirledikleri zaman diliminde görüşmeleri yapabiliyorsunuz. Ardından yönetimin onayı çıkması ile alana giriş yapılabiliyor.

Merkezlerden birine giriş yaptığımız sırada Kalaşnikoflu görevliler kapıda nöbet tutuyordu. Görevliler önce güvenlik araması yapıyor ardından içeriye alınıyorsunuz. Aslında bu derece güvenlik önlemi insani yardım kuruluşu için fazla değil mi sorusu akıllara gelebilir. Fakat savaşın kendi içinde dinamikleri mevcut. Sahada olduğunuz sürece arazinin şartlarını göz önüne alıp hedefinizde olan kaynağa bir şekilde ulaşmak durumundasınız. Bu durum ise sizin sürece uyum sağlamanızı gerektiriyor. Aksi halde koca hikayelere ev sahipliği yapan coğrafyadan eli boş dönebilirsiniz.

Yardım kuruluşlarının yaptıkları faaliyetler şehirde yaşayan insanlar açısından büyük öneme sahip. Temel besin gıdalarına ulaşmak güç. Her şey kısıtlı hale gelmiş durumda. Ağır şartlar altında insanlara ulaştırılan en ufak gıda ürünleri dahi çok önemli hal alıyor. Halkın ‘’gönüllüler ordusu’’ olarak adlandırdığı bu ekipler günlük yaşantılarının büyük bir kısmını yardıma muhtaç insanlara ayırıyorlar.

Depolarla ilgili bilgi vermem gerekirse; ziyaret ettiğimiz merkez Mykolaiv’deki 11 insani yardım deposundan biri. Burada her gün altı tona yakın insani yardım malzemesi şehrin çeşitli bölgelerine gönderiliyor. Dağıtımı yapan şoförler yardım malzemelerini belirlenen lokasyonlara ulaştırmak için günlük ortalama 150 kilometre  araç sürüyorlar. Yer yer savaşın yaşandığı sıfır noktasına kadar giden şoförler çoğu zaman hayatlarını riske atıyorlar.

Mykolaiv İnsani Yardım Merkezi Koordinatörü Korolyov Oleksandr “Rusya tarafından gelecek saldırıları öngörebilmek zor. Bundan dolayı halkımıza kendilerini muhafaza etmeleri için tavsiyede bulunamıyoruz. Kendi ailelerimizin bile başına neler geleceğini bilmiyoruz. Henüz Rus saldırılarında ailemden zarar gören kimse olmadı bunun için Tanrıya müteşekkirim. Yardım faaliyetlerimiz esnasında birçok kez çatışmaların ortasında kaldık. Araçlarımız hedef oldu yaşanan tehlikeli durumlara rağmen biz ihtiyaç sahiplerine dokunmaktan geri kalmıyoruz.’’ dedi.

Oleksandr ile gezdiğimiz yardım merkezinde onlarca kişi çalışıyordu. Fakat dikkatimi çeken nokta çalışanların çoğunluğunu kadınlar oluşturuyordu. Gönüllülerin bir kısmı bebekler için gelen biberonları kutuya yerleştirirken diğer ekip ise gıda ve kıyafet kolilerini düzenliyordu.

Kolektif bir yapı oluşturulmuş, iş dağılımları yapılmış ve özenli şekilde görevler ifa ediliyordu. Tam o sırada duvarda asılı duran resimler dikkatimi çekti. Oleksandr’a duvardaki resimleri sordum. ‘‘Ne anlamı vardı bu resimlerin neden burada asılıydılar.’’ Oleksandr manidar bir cevap verdi. ‘’ Yardım yapan aileler kutuların içine kendi çocuklarından hediyeler bırakıyor. Bu görmüş olduğunuz her bir resmin ayrı hikayesi var. Resimlerde görebileceğiniz gibi minik çocuklar bizlere destek olduklarını çizmişler. Diğer  bir resme baktığımızda güneşli ve mutlu günleri özlediklerini ve bunun yakın olduğunu betimlemişler.’’ Kısacası minik yürekler kendilerinden bir parça umut ve iyi dilekleri kutulara koyarak hem gönüllülere destek oluyor hem de yardıma muhtaç ailelere minik sürprizler yapıyorlar.

Oleksandr ile sohbetimiz derinleşti. Bir süre sonra insani duyguların ön planda olduğu duygu dolu anlar yaşamaya başladı. Yaşadıkları, hisleri ve titreyen sesi… Kendini ifade etmeye çalışıyordu. Resimlerin hikayelerini anlatırken bir kareyi gösterdi ve gözleri yaşlı bir şekilde şu sözlerle bize veda etti.

“Bu fotoğrafları doğrudan sıfır noktasında görev yapan gönüllülerimize göndermeye çalışıyoruz. Ağlayarak yardım edemeyiz. ’’

Ve kısa bir süre durdu… Ve şöyle söyledi; ‘’Bunlar keder yerine mutluluk gözyaşlarıdır.’’

 

Şimdi anlamıştık Za Detei ne demek…

 

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu