Psikanalitik Bir Karabasan; Soğuk Savaş Tipi İdrak

SPOT: Soğuk savaşın yarattığı idrak sorununun en bildik semptomu kendine ve medeniyetine olan güvensizliktir. Bu güvensizlik hali kişiyi felç eder, sadece kendi fiilleri değil başka olayları ve küresel gelişmeleri sağlıklı algılamasına da ket vurur. Zamanla idrak düzeyinde bir şirk ve psikolojik patolojiye dönüşür. Batıl ya da zalime duyduğu örtük sevgi ve onsuz yapamayacağına olan inanç hali bir zaman sonra batılı ve tuğyanı kutsamasına sebep olur. Var olmak için okyanuslar ötesindeki akla muhtaç hisseder ya da onun kaynakları ile var olacağına kendini inandırır. Batıl ile ittifak ve onun yol ve yöntemi ona masum, makul ve erdemli gelmeye başlar. Bir Müslüman için bundan daha büyük bir mahviyet var mıdır?

 

Son iki yüz yıl insanlık için çok hareketli geçti. Her süreç kendisinden sonraki iklimi var etti. Coğrafi keşifler ile başlayan dünyayı algılama süreci elde etme fetişini de var ederek, modern işgal sürecini başlattı. Dünya işgal eden ve edilen olarak ikiye bölündü. Bu süreç iki devasa dünya savaşına da sebep oldu. Büyük yıkım ve kayıpların ardından güç dengeleri de değişti.

Bazı güçler kontrollü bir şekilde kendini gizleme ve perde ardından yönetme gayretine girerken bazıları ise perdenin tam önündeki nümayiş yerinde vaziyet aldı.1960’larda başlayan örtük ve gizil savaşın adına gizli savaş yerine diplomatik bir dil ile soğuk savaş ismi verildi ve tüm dünyanın iki küresel gövde etrafında yapılandırıldığına dünya inandırılmaya çalışıldı. Psikolojik harp tekniklerinin, terör ve üçüncü şahıslar üzerinden verilen soğuk!!! savaş yöntemlerinin, kamu diplomasi uygulamalarının ve ajanlık faaliyetlerinin hünerleri ile savaşın gizli karakterine insanlar inandırılmaya çalışıldılar. Aslında Siyonizm’in, kapitalist sarı rengi ile komünist kızıl rengi arasındaki bir tiyatrodan ibaret olduğu gerçeği ustaca saklandı. Küresel çok uluslu şirketler üzerinden bu sanal tiyatro dünya’da kendisine çok geniş bir alanında farklı alanlarda yaşam aksı oluşturmuş oldu.

Bu sürecin tüm maliyetleri konuşulmuş olsa da insanlarda yarattığı en büyük tahribatın idrak, algılama becerisi ve psikoloji alanında olduğunu düşünüyorum. 1991 yılında fiilen yıkılsa da soğuk savaş tipi idrak hiçbir zaman etkisini kaybetmemiştir. İnsanları zihinsel olarak etkisine alan soğuk savaş tipi idrak bugün bile olayları kavrarken psikanalitik bir karabasan gibi etkisini göstermektedir. Ülkemizde sol ve sağda kümelenen kitleler bu soğuk savaş edebiyatının narkozlanmış insanları olarak milli varlıkları için mücadele ettiklerini düşünseler de idraklerindeki narkozlanma sebebi ile dostu ve düşmanı karıştırdılar. Bu idrak kuşatmasını yıkmayı başaran ve bu cenderenin dışında kalmayı başaran irfani, İslami yapıların olduğunu da söylemek gerekiyor. Rahmetli Erbakan Hoca’nın eğitim ve izleme süreçlerini Almanya’da yapmış olması bile bu idrak cenderesinden çıkmaya çalıştığının bir göstergesidir. Zira Almanya ABD’nin de Rusya’nın da ve hatta İngiltere ve Fransa’nın da düşmanıdır. Dünya savaşındaki yenilgisi nedeniyle savaş öncesindeki askeri sanayi güdüsünü milli sanayii kalkınmasına tevcih eden tarafı ile sanayii ve toplumsal açıdan rahmetli Erbakan Hoca için en uygun olan ülkedir. Bu ilişki ve eğitim süreci Soğuk Savaş’ın yarattığı idrak narkozuna girmemesini sağlamıştır. Bu sebeple Milli Görüş hareketi ne sağ ne sol ile barışık olmayan yeni milli ve bağımsız bir söylemi ikame etmeyi başarmıştır. Rahmetli Hocanın tüm siyasi hayatı ve devlet inisiyatifleri boyunca en çok başına bela olan, idrak narkozuna girmiş Anglo sakson siyasetine ya da Avrasyacılık üzerinden Rus zihin hegamonyasına teslim olmuş insanlardır. Dünya’nın dönemsel gerçekliği üzerinden sürekli siyaset sürecinde içeriden ve dışardan hocamızın bunaltıldığı ortadadır. Yüksek siyaset aklı, temiz ve açık yöntemi, çalışkan ve paylaşımcı tabiatı ve samimi kadroları ile bu cendereyi he zaman aşmayı bilmiştir. İttifaklar ve tehditlerle soğuk savaşın gerektirdiği tercihlere zorlanan hocamız bu cendereleri ustalıkla aşmış ve milli hassasiyeti olanlar ile makul ve tanımlı prensipler üzerinden de çalışmayı bilmiştir. Milli, İslami ve manevi olanın bu cendereye saplanmayarak kendisine yol açacağı gerçeğini ortaya koymuştur.

Soğuk savaşın yarattığı idrak sorununun en bildik semptomu kendine ve medeniyetine olan güvensizlik

 Soğuk savaşın yarattığı idrak sorununun en bildik semptomu kendine ve medeniyetine olan güvensizliktir. Bu güvensizlik hali kişiyi felç eder, sadece kendi fiilleri değil başka olayları ve küresel gelişmeleri sağlıklı algılamasına da ket vurur. Zamanla idrak düzeyinde bir şirk ve psikolojik patolojiye dönüşür. Batıl ya da zalime duyduğu örtük sevgi ve onsuz yapamayacağına olan inanç hali bir zaman sonra batılı ve tuğyanı kutsamasına sebep olur. Var olmak için okyanuslar ötesindeki akla muhtaç hisseder ya da onun kaynakları ile var olacağına kendini inandırır. Batıl ile ittifak ve onun yol ve yöntemi ona masum, makul ve erdemli gelmeye başlar. Bir Müslüman için bundan daha büyük bir mahviyet var mıdır?

Örneğin, Afganistan savaşında Afganistanlı Müslümanlar işgalci Ruslarla çetin bir mücadelenin içine girmişlerdir. Bu savaşta Ruslara kök söktüren mücahitlere ABD tarafından silah satışı yapılmıştır. Bölgedeki kıymetli madenler ve afyon ticareti karşılığında yapılan bu satışında etkisi ile stinger tarzı füzeler elde eden Afgan mücahitler savaşı kazanmışlar ve Rusya’nın dağılmasına imkan sağlamışlardır. Soğuk Savaş idrak narkozu yaşayanlar için bu savaşı ABD kazanmıştır ve Afgan mücahitlerin hiçbir etkisi yoktur. Bu büyük haksızlık bir idrak narkozunun sonucu derin bir güven bunalımıdır. Afgan cihadı sonradan başka zorluklara girse de mücahitlerin Allah’ın yardımı ile kazandıkları bir zafer olarak idraklere kazınmalıdır.

Kafkasya’daki savaşla ilgilide aynı idrak krizi kendini göstermektedir. Azerbaycan’da ne ABD aklı nede Rus aklı savaşmaktadır. Azerbaycan’da Müslüman Türk milletinin ve ordusunun meşru ve muazzez bir savaşı vardır. Bu mücadeleyi soğuk savaş idraki ile okuyarak Rusya ya da ABD arasındaki bir bağlamın içinde okumak yada herhangi birine atıfla analiz etmek millet idrakimize ihanettir. Pek tabii bölgede pek çok ülkenin hesapları ve müdahaleleri vardır. Rusya bu müdahaleci güçlerin başında olup, Kafkasya için Ermenilerden bile daha tehlikelidir. Azerbaycan ordusu eliyle Paşinyanı terbiye ederek Kafkasya’da kendine yer bulması, askeri ve siyasi tasallut yaratması en büyük tehdittir ve soğuk savaş vehmi ile büyüyen kadroların düşeceği en büyük yanlış budur. Savaş, işgal topraklarının tümü temizlenip Ermenistan’daki milletimiz yurtlarını da alındıktan sonra kudret ve istikrar karşısında pes dedirtmedikçe bitemez. Bu meselenin analiz ve algılanmasında Rus’çu bir mantıkla konuşarak Rusların en tabi hakkı olduğuna inanan emekli asker, diplomat, gazeteci ve akademisyenleri gördükçe hayret içinde kalıyor ve idrak daralmasına şaşıyorum.

İdrak Narkozu ve Siyasal….

Türk siyasal yaşamı da soğuk savaşın idrak narkozlanması ile ABD ya da RUS meftunu kadroların idrak krizleri arasında örselenmekte ve tam ve mutlak bağımsızlığın önünü açacak milli bütünleşme ortadan kaldırılmaktadır. Tarih kendini hayret içinde tekrar etmekte, eski kafa adamlar her gün televizyonda milleti bu öne narkozlamaya çalışmaktadır. ABD ve İngiliz muhibbi anlayışla beraber şimdide Rus muhibbi anlayış, gizli yada açık bir söylemle bizi içimizden kuşatmaktadır. İslam, İslamcılık, dini olan tüm değer alanlarını sistematik olarak iki taraf eliyle ya da ajanları eliyle tesirli kusurlar var edilerek örselenmektedir. Kendi siyasi hareket alanlarında olan mandacı idrak fukaraları tüm siyasi yapılar arasında da sağlıksız ittifaklar yaratma gayretinde davranmaktadırlar. Anglo- Sakson siyaset formu için dünya’ da bir sürü fon ve destek dolaşmaktadır. Kolay elde edilecek kaynak ve ilişkiler; toy ve muhteris siyasi kadrolarla temas ettirildiğinde az eğitimli ve irfan yoksunu yapılar artık soğuk savaş idrak hastalığına tutulmuş olacaklardır. Bu idraki yırtan ideolojik ve dinsel motivasyonun bir kenara bırakılması, maddi ve insani kaynak alışverişinin yaygınlaşması ile yıllardır direnilene kolayca teslim olunacaktır. Birbirlerini ötekine teslim olmak suçu ile yaftalarken dönüp teslimiyet aynasındaki hallerine göremeyeceklerdir. Bireysel patolojileri, kariyer ve kazanma tutkuları da bu travmayı daha da beslemektedir.

Sonuç Yerine

Soğuk Savaş bitmiş, travması devam etmektedir…”

Soğuk savaş bitmiş olsa da, üçüncü dünya halen onun travmaları ile uğraşmaktadır. Siyasetten istihbarata, ticaretten akademik mesaiye kadar geniş bir alanda taraflar bu idrak üzerinden mücadele ve rekabet etmektedirler. Rahmetli Erbakan Hoca bir Müslüman, ilim adamı, teşkilatçı ve ümmet lideri olarak bu cendereyi kırmayı başarmış ve milli var oluşun imkân ve anahtarını sunmuştur. Kuralları koyan ittifak ahlakı ile büyük meydan okumaların ve derinlikli bir yüksek siyaset okulunun mürebbisi olmuştur.

            Ey Müslümanlar, Ey milletim çıkın şu Soğuk Savaş İdrak Narkozundan!!!

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu