Gazze’de Amerikan Limanının Kurulmasına İlişkin Tutumun Değerlendirilmesi

ABD yönetiminin, yardımların Gazze Şeridi’ne ulaşmasını kolaylaştırmak amacıyla Kıbrıs limanından Gazze Şeridi’ne kadar bir deniz koridoru kurma ve geçici bir “yüzer liman” kurma kararı, limanın diğer siyasi ve güvenlik amaçları doğrultusunda istismar edileceğine dair korkularla birlikte, genel ulusal düzeyde bir siyasi tartışma kaynağı oluşturmuştur. Amerika’nın hamlesine ilişkin bu endişenin birkaç nedeni vardır. Bunlardan ilki, teklifin Gazze’deki savaşta işgal hükûmetinin en önemli destekçileri tarafından, henüz resmî kurumlarca doğrulanmayan Batılı kaynakların söylediği üzere Birleşik Arap Emirlikleri ile koordineli olarak yayınlanmış olmasıydı.

Hamas hareketi, siyasi büro başkanı İsmail Heniyye’nin 10/3/2024 tarihinde yaptığı ve hareketin insani yardımları ulaştırılması yönünde atılacak her adımı, karar sınır kapılarının kapatılması anlamına gelmemesi şartıyla memnuniyetle karşıladığı yönündeki açıklaması dışında, limanın kurulmasına ilişkin net ve doğrudan bir tutum açıklamamıştır. Bu, özellikle Gazze Belediyesi’nin liman çalışmaları için başlattığı lojistik tesislerle birlikte, hareketin liman çalışmalarına dolaylı olarak onay vermesi olarak değerlendirilmektedir. Ancak yerel şahsiyetler limanın yansımaları konusunda uyarıda bulunmuş, özellikle Kuzey Gazze’de kötüleşen insani krizin çözümüne yönelik artan ihtiyaç ışığında bu adımı reddetmenin zor olduğunu belirtmişlerdir.

Yerel ileri gelenler, Amerikan limanının kurulmasından kaynaklanan bu korkuların bir kısmını dile getirirken, diğerleri bunu Gazze Şeridi’nin gerçekliğini değiştirme fırsatı ve daha sonra kalıcı bir liman kurmak üzere yatırım yapılabilecek ve geliştirilebilecek bir adım olarak değerlendirmiştir. Bu tutumların en önemlilerini şöyle özetleyebiliriz:

● Limanın kurulması, Amerikan kuvvetlerinin Gazze’de hiçbir operasyon yapmayacağına ve yardım sağlamak için denizde olmakla yetineceğine dair resmi onayına rağmen Amerika Birleşik Devletleri’nin Gazze Şeridi’nde kalıcı varlığı için bir dayanak noktası olarak tehdit bağlamında değerlendirilmektedir. Gazze Şeridi’ndeki Amerikan varlığı fikrinin yeni olmadığını unutmamak gerekir. Washington’un “İsrail” ile koordineli olarak 2018’de geri dönüş ve kuşatmanın kaldırılması için yürüyüşlerin yapıldığı dönemde Gazze Şeridi’nde Amerikan sahra hastanesini kurmaya başlamasıyla bir deneyim yaşanmıştı. Bu hamle o dönemde genel olarak ulusal düzeyde reddedilmiş ve bu durum Amerika’nın niyetleri, özellikle de savaştan sonra Gazze’nin geleceğine ilişkin senaryolar konusunda daha fazla şüphe uyandırmaktaydı.

● Pek çok gözlemci, Gazze’nin, Hamas’ın kendisini yönetmesini yasaklayan ve hem Batı Şeria’yı hem de Gazze Şeridi’ni birleştirme çerçevesinde Filistin Yönetimi’nin kontrolüne geri dönmesini reddeden bir “yayılım toprağı” olarak görülmesinin gölgesinde, jeopolitik konumu ve enerji nedenleriyle Washington’un Gazze Şeridi’nde, özellikle de kuzeyinde emelleri olduğuna inanmaktaydı. Bu da İsrail Savunma Bakanı’nın Gazze’nin Filistin-İsrail meselesi olmaktan çıkıp “uluslararası bir mesele” haline geldiğini belirtmesinde olduğu gibi, bölgenin kontrolünü ele geçirmek ve dönüştürmek anlamına gelmektedir.

● Bu durum Amerika Birleşik Devletleri’nin, Gazze’yi uluslararası karakterde bir şehir ve Orta Doğu’daki nüfuzunu yönetecek bir merkez haline getirme planları kapsamında yerel güçlerle iş birliği içinde bu bölgeyi yönetmesi ihtimalinin düşük olduğu anlamına gelmektedir. Bunun bazı belirtileri, Hamas hareketinin idari ve örgütsel idari yapısının kırılması ve toparlanmasının engellenmesiyle birlikte Muhammed Dahlan’ın Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki yardım dağıtım hattına güçlü girişiyle başlamıştır.

● İsrail işgal güçlerinin Şifa Hastanesi’nde Gazze Şeridi’nin yönetimi için idari ve güvenlik yeteneklerini yeniden inşa etmeye yönelik tüm düzenlemeleri baltalamayı amaçlayan özel operasyonunda da bu durum görülebilir. Acil Durum Komitesi başkanı Tuğgeneral Faik el-Mebhuh, ardından yardımcısı suikasta kurban gitmiş ve ayrıca Hamas hareketinin kuzey Gazze Şeridi’ndeki organizasyonel ve güvenlik yeteneklerini yeniden tesis etmesinde etkili olan unsurlar tutuklanmış veya infaz edilmiştir. Buna ek olarak piyasada bulunan tüm likidite bir haftadan uzun bir süre önce geri çekilmiş, Filistin Bankası’na aktarılan fonun tutarı yaklaşık bir milyar dolara ulaşmış ve bugün Gazze Şeridi’nin kuzeyini güney vadisinden ayıran iki yolun inşası da devam etmektedir.

● Bu konuda dikkat çeken husus, Gazze-“İsrail” sınır noktasından denize kadar inşa edilen yolun, yüzer limanın altyapısı kapsamında deniz iskelesi inşaatının belirlendiği nokta olmasıdır. Önümüzdeki haftalarda, duyurulduğu üzere “yüzbinlerce” günlük öğün yardıma tahsis edilecek şekilde hazırlanması planlanmaktadır. Bazı kaynaklara göre, yıkılan alanlardan liman inşaatı için dolgu malzemesinin taşınması, Gazze Belediyesi’nin yanı sıra Katar Devleti ile güçlü bağları olan Al-Khisi Şirketi ile koordineli olarak başlamıştır.

● Bu veriler ışığında geçici limanın inşaatının İsrail-Amerikan gözetiminde devam etmesi muhtemel olup, Kıbrıs Rum Kesimi’ndeki Larnaka limanı ile birlikte uluslararası yardımların girişine yönelik bir deniz hattı oluşturması planlanmaktadır. Bununla birlikte, yerinden edilmiş kişilerin başka yere nakledilmesi ihtimaline ilişkin dile getirilen endişelerin, Mısır’ın Refah’taki nüfusu yerinden edilmesini reddetmesi ve İsrail’in bölgeye askeri operasyonuna itiraz etmesiyle Gazze Şeridi sakinlerine yönelik süregelen yıkım ve aç bırakma politikası ışığında da bir temeli olduğu görülmektedir.

● Bu aynı zamanda limanın operasyonel hedeflerine ve kuzeyde Hizbullah’la karşı karşıya gelme olasılıklarıyla ilgili olup olmadığına ilişkin bazı soruları da gündeme getirmektedir. Öyle ki, Hizbullah’ın hedef alınması sonucu İsrail limanlarının zarar görmesi durumunda İsrail için alternatif bir liman oluşturabilecektir. İsrail sınırına yaklaşık 7 kilometre uzaklıkta olan liman, Lübnan’a saldırı başlatmaya karar vermesi halinde İsrail’e Amerikan askeri yardımlarını alması için bir deniz limanı olabilecektir. ABD’nin, Katar’daki El Udeyd üssünün önemli bir bölümünü, bir yıldan kısa bir süre önce Gazze Şeridi sınırı yakınındaki Negev bölgesine aktarması da dikkat çekmektedir. Ocak 2023’te, yani Ekim ayından birkaç ay önce ABD, gelişmiş keşif, casus ve araştırma uçakları “Gulfstream-550 ve F-15″i kullanarak Gazze Şeridi üzerinde bir dizi hava uçuşu gerçekleştirmiştir.

● İsrail’in 2014’ten bu yana Amerika Birleşik Devletleri’nin önemli desteğiyle İsrail için “Guş Dan” dışında ikinci bir merkez, “başka bir kalp” oluşturma arayışında olduğunu belirtmekte fayda var. İsrail, ABD’deki büyük teknoloji ve yazılım şirketlerini Negev bölgesine çekmeyi, burayı teknoloji ve güvenlik alanında bölgesel bir merkez haline getirmeyi planlamaktadır. Bu aynı zamanda paranın Körfez’de, iş gücünün Mısır’da, suyun ise Türkiye’de olduğu düşüncesiyle ortaya çıkan bölgesel “normalleşme” barışı ilkesinin yanı sıra ekonomik barış kavramını da öneren Şimon Peres’ten Netanyahu’ya kadar liderlerinin ağzından çıkan “İsrail” algılarından biriydi. Ancak bu proje, Filistin ulusal hareketini parçalamadıkça ve Filistin davasını tasfiye etmedikçe başarıya ulaşamayacaktır.

● Gazze Şeridi’nin kuzeyini güneyden ayıran yola bağlanan limanın kurulmasının doğrudan yansımalarına dönecek olursak, ABD’nin Gazze’yi uluslararası bir yönetime bağlı ve kendi ülkelerinden ayrı Orta Asya’nın Singapur’una, Tayvan’ına ya da Hong Kong’una dönüştürme konusunda özel bir fikrinin olduğu düşünülebilir.

● Ancak Kuzey Gazze’de güvenlik boşluğu yaratma ve yardım ulaştırmak için yerel örgütler ve kişilerle iletişim kurma çabaları devam ederken, açlık ve bombalama sürecinin Gazze halkını güneye doğru itmek amacıyla devam ettiği kuzeyde kalan nüfusla baş etme konusunda karşılaşılan zorluklar devam etmektedir. Bu da projenin ciddiyetini ve aynı politika ve yaklaşımın devam etmesi durumunda sahada sonuçlara ulaşmanın yakın olduğunu göstermektedir.

● Güneye gelince, bombalama, açlık, hastalık ve karmaşa açısından durum kuzeyden daha az tehlikeli değildir. Bu da onların, özellikle de kademeli olarak bir limanı bulunan Al-Mawasi bölgesine hapsedildikten sonra, yerlerinden edilme kararına itilme sürecini kolaylaştırmaktadır. Burası, o dönemde söylenenlere göre, Kassam Tugayları’nın deniz yeteneklerini geliştirme çabaları kapsamında Hamas tarafından hazırlanmıştı.

Liman konusu önemli bir soru olarak ortada durmaktadır, Limanın kurulması, Gazze halkının acil insani ihtiyaçlarının karşılanması ile bölgesel gerilimlerin artmasının veya bölgede, özellikle Doğu Akdeniz’de güvenlik ve istikrarı olumsuz yönde etkileyebilecek şekilde dış nüfuzun genişlemesinin önlenmesi arasında bir denge kurulmasına yol açacak mı? Asıl zorluk, geçici yüzer limanın siyasi veya askeri nüfuz aracı olmaksızın açıkça insani amaçlara hizmet etmesini sağlamaktır. Bu, operasyonlarda ve hedeflerde şeffaflığı, birden fazla tarafın katılımını ve insani çerçeve dışında herhangi bir istismarı önlemek amacıyla limanın çok taraflı güçlerin kontrolü altında kalmasını sağlamak için uluslararası iş birliğini gerektirmektedir.

Güvenlik ve siyasi konuların da hassasiyetle ele alınması ve limanla ilgili faaliyetlerin Filistinlileri vesayet altına alma, iç işlerine müdahale etme veya bir tarafın diğeri üzerindeki kontrolünü artırma aracı olarak kullanılmayacağına dair tüm ilgili taraflara garanti verilmesi gerekmektedir. Ayrıca projenin Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde bir Filistin devletinin kurulmasını engellemeye yönelik bir stratejiye dönüştürülmemesinin yanı sıra limanın askeri yardım taşımak veya askeri operasyonları kolaylaştırmak için kullanılmayacağına dair garantileri de içermektedir.

Stratejik düzeyde, limanın bölgesel ilişkileri ve jeopolitik dinamikleri nasıl etkileyeceği dikkate alınmalıdır. Bölgede barış ve istikrarın sağlanmasına katkıda bulunabilir mi, yoksa daha fazla gerginlik ve rekabete mi yol açacaktır?

Sonuç olarak, geçici yüzer limanın kurulması Gazze’deki insani durumu iyileştirme potansiyeli taşımaktadır. Ancak bölgeyi çevreleyen siyasi ve güvenlikle ilgili karışıklıklar dikkate alınarak insani önceliklerin ön planda kalmasını sağlamak için bu konunun büyük bir dikkatle ele alınması gerekmektedir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu