Hakan Fidan ve Türk Dış Politikası: Suriye Dosyasında Değişim Bekleniyor Mu?

İlk turu 14 Mayıs’ta ikinci turu 28 Mayıs’ta gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Recep Tayyip Erdoğan kazandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimleri kazandıktan kısa bir süre sonra yeni kabineyi açıkladı. Teknokrat isimlerden oluşan yeni kabinenin en çok ses getiren ataması Dış İşleri Bakanı oldu. 13 yıl Millî İstihbarat Teşkilâtı başkanı olarak görev yapan ve MİT’in kurumsal dönüşümünde öncül rol oynayan Hakan Fidan dış işleri bakanı olarak atandı. Birçok uluslararası prestijli dergi ve gazete Hakan Fidan’ın dış işleri bakanı olarak atanmasını baş sayfa yazılarıyla gündeme getirdi ve Türk dış politikasının dönüşümü açısından ciddi bir beklenti oluştu. Bu atamanın gerek Türk dış politikası gerekse Suriye dosyasında değişim getirip getirmeyeceği ise merak konusu oldu. Nitekim 21 Haziran tarihinde Kazakistan’ın Astana şehrinde Rusya-Türkiye-İran ve Suriyeli yetkililerin katılacağı bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıya Hakan Fidan’ın Dış İşleri Bakanı olarak katılması, Türkiye’nin Suriye dosyasında köklü bir değişim getirip getirmeyeceği incelenmesi ise gereken bir konu.

İddialı Bir Dış Politika

Fidan’ın Dış İşleri Bakanı olması Türk dış politikasının bölgesel ve uluslararası meselelerde daha iddialı, güçlü bir vizyona sahip olacağının en büyük kanıtı. Güvenlik, istihbarat ve dış politika yapımında kritik rol oynayan Hakan Fidan’ın dış işleri bakanı olarak atanması ile birlikte Hariciye-Cumhurbaşkanlığı arasındaki uyum kurumsallaşarak yeni bir boyuta taşındı. Fidan dış politikada en az 20 yıldır etkin bir isim ve Erdoğan ile tanışıklığı 2003’e kadar dayanıyor. TİKA başkanlığında Türkiye’nin yumuşak gücünü artıran, MİT başkanlığında Türkiye’nin istihbarat gücünü artıran Fidan ile dış politikanın daha fazla iddialı ve güçlü olacağı söylenebilir. Fidan, TİKA’daki projeleri ile Türkiye’yi uluslararası siyasette insani bir aktör olarak güçlendirdi. MİT başkanlığı döneminde ise başta MOSSAD’a karşı istihbarat faaliyetleri, PKK/PYD terör örgütlerine karşı yürütülen operasyonlarla güvenlik ve dış politikada Türkiye’yi güçlendirdi.

Yaklaşık 20 yıldır Erdoğan’ın kara kutusu olarak üst düzey görev alan ve Erdoğan ile yakın çalışan Hakan Fidan’ın dış işleri bakanı olması, Erdoğan’ın dolayısıyla hükümetin hariciyedeki etkisini artıracak. Bu anlamda hükümet- hariciye arasındaki uyumla birlikte dış politikanda bir kopmadan ziyade yeni dönemin devamı olarak görülebilir.

Suriye Dosyası

2007’de dış işleri ve güvenlikten sorumlu başbakan müsteşarı olarak görev yapan Fidan’ın dış işleri bakanı olması, birçok anlamda Türk dış politikasına fayda getirebilir. Birçok uzmanın ifade ettiği gibi Suriye başta olmak üzere birçok dış politika alanında geniş bir uzmanlığa sahip olması, Hakan Fidan’ı avantajlı konuma getiriyor. Bu anlamda Fidan, birçok dış işleri bakanından diplomatik ve bürokratik anlamda güçlü hale geliyor. Fidan’ın ele alacağı ilk dosya Suriye dosyası. Astana’da gerçekleşecek olan toplantı Türkiye’nin Suriye politikasında köklü bir değişim getirmesi düşük ihtimalli olsa da kritik bir gelişme. Fidan, Suriye rejimi ile normalleşme, mülteci meselesi gibi sorunları gündeme getirebilir. Fakat rejimle normalleşme başta olmak üzere Suriye dosyasında hızlı bir ilerleme beklenmiyor. Bu anlamda Suriye dosyasında ilerleme kaydetmeyi engelleyen birçok dinamikten bahsedilebilir.

Bunlardan ilki, rejimin terörle mücadelede yetersiz ve isteksiz olması. Türkiye, PKK/PYD’nin Suriye’nin kuzeyinde devletleşmesini engellemeyi birincil önceliği haline getirdi. Mezkûr terör örgütüyle mücadele rejimin Suriye’deki hakimiyetini güçlendirecek bir gelişme fakat rejim terörle mücadelede yetersiz kalıyor. Diğer bir ifade ile Suriye rejimi terörle mücadelede Türkiye ile iş birliği yapmadığı müddetçe Ankara-Şam arasındaki müzakereler devam eder fakat somut bir sonucun alınması çok zor.

İkinci nokta, rejim İran’ın baskı ve yönlendirmesiyle Türkiye’den Türk Silahlı Kuvvetleri’ni Suriye’den çekmesini şart koşuyor. Astana zirvesinde de TSK’nin çekilmesine dair takvim önerisinin rejim tarafından normalleşme şartı olarak sunulacağı iddia ediliyor. Dolayısıyla aslında Türkiye-Suriye normalleşmesini İran istemiyor. Nitekim bu durum (normalleşme) İran nazarında, Tahran’ın Şam üzerindeki etkisini azaltacak bir gelişme olarak görülüyor. Türkiye’nin silahlı kuvvetleri Suriye’den çekme ihtimali çok düşük. Nitekim böylesi bir hamle PKK/PYD terör örgütünün önünü açacaktır. Ayrıca Türkiye, PKK/PYD terör örgütü ile mücadelesine devam ederken müzakereleri ABD ile yürütüyor. Bu anlamda ABD’nin de Türkiye politikasında Ankara’yı tatmin edici bir gelişmenin kısa vadede gerçekleşmesi zor. Dolayısıyla bu anlamda da Suriye dosyasında bir değişim beklenmiyor.

Üçüncü olarak Türkiye, Suriye’de siyasi bir çözüm olmadan çatışmanın son bulmayacağını iddia ediyor. Rejim ise siyasi çözüme yanaşmıyor. Öte yandan Türkiye, Suriye rejiminden göç edenlerin mallarına devletin el koyduğu düzenlemeyi kaldırmasını, buna paralel olarak geri dönenlere mallarının iadesini ve can güvenliğinin sağlanmasını istiyor. Sığınmacıların bu şekilde gönderilmesi için Türkiye’nin Suriye’den yazılı belge talebi bulunuyor. Rejim ise Türkiye’nin bu talebine sıcak bakmıyor. Nitekim rejim, mültecilerin geri dönmesini güvenlik tehdidi olarak görüyor.

Sonuç

Hakan Fidan, istihbaratın içinden/mutfağından gelmesinden ötürü istihbarattan gelen dosyaları politikaya nasıl dönüştüreceğini yakinen biliyor. Dolayısıyla istihbarat- dış işleri bakanlığı arasındaki uyumun artacağı beklenebilir. Diğer bir ifade ile istihbaratın karar vericiye sunduğu bilgilerin önümüzdeki dönemde dış işleri bakanlığı üzerinden politikaya dönüşeceği beklenebilir. Bu çerçevede Hakan Fidan döneminde dış işleri bakanlığı istihbarat ile koordinasyon halinde politika seçenekleri belirleyebilir. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan ile uzun yıllardır çalışan Fidan, Erdoğan’ın politik ihtiyaçlarını ve politik tercih olasılıklarını yakından biliyor. Fidan, politik ihtiyaçlar bağlamında seçenekler oluştursa da son kararı Cumhurbaşkanı Erdoğan verecek. Son kertede dış politikada keskin/ radikal bir eksen kayması, rota değişikliği beklenmiyor. Fakat Suriye dosyası başta olmak üzere Fidan’ın dış işleri bakanlığı döneminde Türk dış politikasının daha uyumlu bir çizgiye sahip olacağı tahmin edilebilir. Astana veya farklı platformlarda yapılacak görüşmelerde Suriye dosyasının kaderini radikal şekilde değiştirecek bir gelişme beklenmiyor. Seçimlerin bitmesiyle Türkiye üzerindeki baskıdan kurtuldu ve Suriye dosyasında Hakan Fidan’ın dış işleri bakanlığı döneminde daha emin adımlarla ilerliyor. Dolayısıyla görüşmelerin devam edeceği fakat Suriye dosyasında siyasi ve askeri çözüme kısa vadede ulaşılmasının zor olduğu ifade edilebilir. Bununla birlikte Hakan Fidan’ın dış işleri bakanlığı döneminde Türkiye’nin başta Ukrayna ve Sudan olmak üzere uluslararası ve bölgesel krizlerde daha aktif bir politika izleyeceği tahmin edilebilir.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu